Sirkadiyen ritim (biyolojik saat) ve kanser ilişkisi hakkında bilgi veren VM Medical Park Samsun Hastanesi Medikal Onkoloji Uzm. Doç. Dr. Yasemin Kemal, “Dünyadaki yaşamın önemli bir özelliği çevreye uyum sağlamaktır. Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesiyle ışık ve ısıda değişiklikler meydana gelir ve bunlara uyum sağlamak; gece gündüz döngüsünü optimize etmek için canlıların biyolojik saatleri gelişmiştir. Tek hücreli organizmalardan insanlara kadar tüm canlılarda 24 saatlik sirkadiyen ritim mevcuttur” diye konuştu.

 

Kan basıncı ve vücut ısısını düzenliyor

 

 

Tüm canlılarda 24 saatlik sirkadiyen ritmin olduğunu ifade eden Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Yasemin Kemal, sirkadiyen ritmin uyku düzenimizi, beslenme davranışımızı, kan basıncını, vücut ısısını düzenlemeye yardımcı olduğunun altını çizdi. Sirkadiyen ritmin vücudumuzun biyolojik saati olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yasemin Kemal, “Bu biyolojik saatteki bozukluklar kortizon ve insülin salınımında düzensizliklere neden olur. Uyku, normal beyin fonksiyonu için hayatidir. Sirkadiyen ritimdeki bozukluklar uyku bozuklukları, depresyon ve nörolojik hastalıklara neden olabilir” şeklinde konuştu.

 

Birçok hastalığa yol açabilir

 

 

Çalışmaların yaşam tarzı ve biyolojik saat arasındaki uyumsuzlukların kanser dâhil birçok hastalığa neden olabileceğini gösterdiğini belirten Doç. Dr. Yasemin Kemal, “Uykusuzluk, kahve ve nikotin gibi uyarıcıların aşırı kullanımı, stres, gece mesaisi, jet-lag, geç yemek yeme, vb. sirkadiyen ritmi kötü yönde etkiler. Sirkadiyen ritmi düzenleyen en önemli hormon melatonindir. Karanlıkta salgılanan bu hormon uykuya geçişi sağlar. Peki saat nerede? Beynimizde epifiz adı verilen korunaklı bir yerde. Gözümüzden gelen ışınlarla vücudumuza ritim veriyor” ifadelerini kullandı.

 

“Vücudumuzun biyolojik saati sikardiyen”

 

 

“Sirkadiyen ritm vücudumuzun biyolojik saatidir” diyen Doç. Dr. Yasemin Kemal, bu biyolojik saatteki bozuklukların nelere yol açabileceğini şu şekilde sıraladı: “Stres hormonlarımız artar, gerginlik, yorgunluk, öfke patlamaları meydana gelir. Uyku ritmi bozulur, uyku bölünmeleri, halsiz ve enerjisiz uyamaya sebep olur. Depresyon, bipolar bozukluk, ruhsal sorunlar gelişir. Yeme içme dengesi bozulur, iştah sapmaları kilo alma veya verme görülür. Bağışıklık sistemi zayıflar, enfeksiyonlar artar. Kanser riski artar.Hafıza zayıflar, dikkat ve konsantrasyon azalır.”

 

Biyolojik saatimizin bozulması kanser riskini artırıyor

 

 

Sirkadiyen ritimden kanser tedavisinde yararlanabileceği gibi kanserden korunmada da faydalanılabileceğinin öngörüldüğüne dikkat çeken Dr. Kemal, “Sirkadiyen ritim, DNA hasarlarının tamirinde görev alır. Biyolojik saatin bozulması DNA tamirinde aksaklıklara yol açar. Organlarımızı oluşturan hücrelerdeki DNA hasarı birikir ve tamir edilemezse kontrolsüz hücre çoğalması ve kanser meydana gelir. Ayrıca kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçları da kanserli hücrelerde DNA hasarı yaparak hücreleri öldürürler. 2015 yılında Nobel ödülü alan Aziz Sancar ve ekibi de günün bazı saatlerinde DNA tamiri çok hızlı bazı saatlerinde çok yavaş tespitini yapmışlardır. Bu nedenle kemoterapiyi de DNA tamirinin en yavaş döneminde vermek daha etkili olabilir. Sirkadiyen ritimden kanser tedavisinde yararlanabileceğimiz gibi kanserden korunmada da faydalanabileceğimiz öngörülmektedir. Aziz Sancar çalışmasında deri kanserini önleme noktasında bu faydayı vurgulamıştır. Bu şekilde güneşlenmenin hangi saatlerde kanser riskinin arttığının, hangi zamanlarda azaldığının tespit edilebileceğini ortaya koymaktadır” açıklamasında bulundu.

 

Kaynak: aa