Türk Kurtuluş Savaşı'nın belki de hiçbir örneği yoktur yeryüzünde...

Atatürk'ün yaktığı ışıkla büyüyen Kuvayımilliye hareketinin müthiş mücadelesi, geri kalmış bir toplumdan laik bir devlet yaratılması çabasını doruğa ulaştırırken, cumhuriyete giden yol, sömürge altında yaşayan milletler için de müthiş bir örnek olarak tarihe geçmişti...

İşte bu yüzden dünyanın onlarca ülkesinde Atatürk'ün adının verildiği parklar, meydanlar, caddeler var... Ve birçok ülkede de Gazi'nin anıtları, heykelleri bulunuyor...

Türk Kurtuluş Savaşı'ndan ders alanlar sömürgeden kurtuldu, o aydınlanma meşalesini görmeyenler ise 20. yüzyılın ortalarına kadar sömürülmeye devam ettiler...

Kuzey Afrika ülkesi Sudan da, 1956'da İngiliz sömürgesinden kurtularak bağımsızlığını ilan etmesine rağmen din ve aşiret savaşlarının kanlı ateşinden bir türlü kurtulamadı...

Çünkü 1989 yılında askeri darbeyle iktidara gelen Ömer el Beşir, Sudan'a hiç huzur vermedi...

30 yıl içinde din ve aşiret çatışmaları, 2003'teki Darfur iç savaşı, 2009 yılında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında çıkartılan yakalama kararı ve 2011 yılında Güney Sudan'ın ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesi gibi olaylara rağmen iktidarını koruyan El Beşir, ülkesinde on binlerce kişi açlık-susuzluk ve sefalet yüzünden yaşamını yitirirken, mal varlığını arttırması ülkedeki tepkileri doruğa ulaştırmıştı...

Aydınlanmanın meşalesi...

Kuzey ile Güney Sudan arasında 21 yıldır devam eden iç savaş 2005'te imzalanan barış anlaşmasıyla sona ermesine rağmen iktidarını koruyan El Beşir'in sonunu da hayat pahalılığı getirdi...

Petrol rezervlerinin önemli bir kısmının bulunduğu Güney Sudan'ın bağımsızlığının ardından Sudan'ın gelirleri azalınca ülkeyi zaten mahveden ekonomik sıkıntılar daha da arttı...

19 Aralık 2018'de yakıt ve ekmek fiyatlarının artmasını protesto etmek amacıyla binlerce Sudanlı sokaklara döküldü...

Güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu onlarca kişi yaşamını yitirirken, El Beşir de Şubat 2019'da olağanüstü hal ilan etti...

Ancak halkın tepkileri artınca Sudan ordusu 11 Nisan 2019'da El Beşir'in görevden alınıp tutuklandığını açıkladı...

351 bin ABD doları, 6 milyon euro ve 105 milyon ABD dolarına denk gelen beş milyar Sudan lirasının görüntüleri medyaya yansıyınca, Sudan'daki infial daha da büyüdü...

Ömer El Beşir'in evindeki çuvallarda bulunmuştu o paralar...

El Beşir hakkında kara para aklama suçlamasından da soruşturma açılırken, Beşir'in hapishaneye götüren uzun süreli protestolar dünya kamuoyunun pek dikkatini çekmedi...

Sivil yönetime geçilmesi için süren protestolar kalabalığın üzerine ateş açılmasıyla büyüse de, 23 yaşındaki üniversite öğrencisi Alaa Salah'ı bir otomobilin üzerinde dans ederek devrim şiirini okurken gösteren görüntüler medyada yayılanca Sudan iyice gündeme oturdu...

Salah'ın 2019'un Nisan ayında Hartum'da binlerce Sudanlıyı coşturan dansı sadece özgürlük ateşini büyütmemiş, tüm dünyanın dikkatini de uzun yıllar açlık ve sefaletle boğuşan Sudan'a çekmişti...

İşte "Kurşun değil sessizlik öldürür" diyen Salah'ın dünya genelinde miyonlarca kez izlenen dansı bugünlerde yine gündemde...

Çünkü yıllarca şeriatla yönetilen Sudan'da laik rejime geçilmesi için Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da Sudan Geçiş Hükümeti Başbakanı Abdalla Hamdok ile Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) örgütünün Hilu fraksiyonu lideri Abdül Aziz el Hilu arasında anlaşma imzalandı...

30 yıllık İslamcı yönetimi bitiren bildiride şunlar da yazıyordu;

"Sudan'ın tüm yurttaşlarının haklarının güvence altına alındığı demokratik bir ülke olabilmesi için anayasada din ile devlet ayrılığı ilkesi temel alınmalıdır, bunun yokluğu halinde kendi kaderini tayin hakkına saygı gösterilmelidir. Devletin resmi dini olmayacak... Hiçbir yurttaş din temelinde ayrımcılığa uğramayacak."

Halide'den Salah'a kadınlar...

Sudanlıların El Beşir karşıtı gösterileri ülkeyi bir diktatörden kurtarmıştı ama şeriatla yönetilen bir ülkenin laik rejimi tercih etmesiyle ilgili ateşi şüphesiz Alaa Salah'ın devrim şiiri körüklemişti....

Devrimin sembolü haline gelen Salah'ın eylemler sırasında giydiği "Toub" adı verilen beyaz giysi de çok anlamlıydı...

Ülkenin sosyo kültürel değerlerine yön veren Nübye Kuş Krallığında, kraliçelerin giydiği "Kandaka" adı verilen kıyafetlere benzetilen 'Toub'la meydanları hareketlendiren Salah,  "kadının yeri evidir" deyimi yerine, "kadının yeri devrimdir" sloganını kullanarak protestoları büyüttü, kadınları meydanlara çekti...

Salah, "mermi değil, sessizlik öldürür" sloganıyla da şeriat karşıtı hareketin simgelerinden olurken, Sudan'da büyüyen Aydınlanma ateşi mazlum milletlerin özgürlüğe ulaşmasında kadın direnişinin ne kadar etkili olduğunu bir kez daha gösterdi...

Evet; yazının başında, Türk Kurtuluş Savaşı'nın esaret altındaki milletlere örnek olmasına boşuna dikkat çekmedik...

Hiç kuşkusuz, Sudan'ın da laik rejime doğru giderken Türkiye tarihinden aldığı dersler olduğunu unutmayalım...

Çünkü Sudan da laikliğe yönelirken, kadınların sosyal yaşamdan cepheye kadar yürüttükleri mücadele başarı getirdi...

Alaa Salah'ın meydanlardaki konuşmasını izlerken işte bu yüzden aklıma ilk önce Halide Edip'in Yunan işaline karşı Sultanahmet Meydanı'nda yaptığı konuşma geldi...

9 Mayıs 1919 gününden itibaren, Üsküdar, Kadıköy ve Fatih'teki mitinglerin ardından, 23 Mayıs 1919'da Sultanahmet Meydanı'nda çoğunluğu kadın yüzbinlerce insana hitap ederken şunları da söylemişti Halide Edip;

"... Esaret boyunduruğu can damarlarına geçmiş olan milletler, bizim felaketimiz karşısında gür sesleriyle bağırıyorlar... Ben, kardeş Müslüman dünyasına, sizin namınıza hitap ediyorum...

... Bu davamız da, Türklerin hak ve istiklalidir... Türkler, Türkiye'nin ebedi haklarına asla dokundurmayacaklar..."

Halide Edip Adıvar'ın, Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Kurtuluş Savaşı'nı başlatmak için Samsun'a hareket etmesinden birkaç gün sonra İstanbul halkını Yunan işgaline karşı direnmeye çağıran o konuşmasıyla Alaa Salah'ın bu olaydan tam 100 yıl sonra Sudan meydanında bağnazlıktan aydınlığa giden meşaleyi zirveye çıkartması çok ilginç benzerlikler içeriyor...

Bilmem ki; IŞİD ve El Kaide'nin katliamları ve tarikatlardaki rezaletlere rağmen, Orta Doğu ve Afrika'da halen şeriat çığlıkları atan kadınlar ders alacaklar mı Alla Salah'tan?..