13 Şubat Cumartesi Günü Ramazan Ayı'nın müjdecisi olan Üç ayların ilki olan Receb Ayı'na girmiş bulunuyoruz . Ayrıca Receb Ayı'nın ilk Perşembe gününün gecesi de-18 Şubat- mübarek Regaib Kandili' ni idrak edeceğiz inşaallah.

Yüce Rabbimiz, rahmeti gereği olarak insanlardan peygamberler, mekanlardan Kâbe-i Muazzama, Mescid-i Aksa, Mescid-i Nebi gibi özel mekanlar seçtiği gibi zamanlar içinde de özel zamanlar yaratmıştır. İşte bu özel zamanlardan bir bölümü de yine insanların istifadesine sunulmak üzere, sevapların kat kat kazanılmasına vesile olacak üç aylar, yani Recep, Şaban ve Ramazan ayları bahşedilmiştir.

Üç aylar içerisinde her biri bir rahmet, mağfiret ve bereket vesilesi olan Regaib, Mirac, Berat ve Kadir geceleri bulunuyor. Bu mübarek kandiller, dünya sıkıntılarıyla bunalan gönüllere şifa imkanı sunan, günah kirleriyle paslanan kalplerin pişmanlık gözyaşlarıyla arınmasına fırsat sağlayan rahmet pınarlarıdır.

Bu aylar bizler için bir nimettir. Yani dünya meşgalesi içerisinde unuttuğumuz manevi anları hatırlamamız adına bu aylar ve özel geceler sevaplarımıza sevap katabilmemiz için büyük fırsattır. Bu fırsatları avantaja dönüştürmek ve kat kat arttırmak da biz insanların akıl ve iradelerine bırakılmıştır. Ya kazanacağız ya da kaybedeceğiz.

Aslında bütün bunlara Rabbimizin ihtiyacı yoktur, aksine bizler muhtacız Rabbimizin rahmetine. Bu sebeple Rabbimiz, şeytana aldanıp dünyaya bağlanmış, kendisini unutmuş, günahlara dalmış kullarının kendilerine çeki düzen vermeleri, tevbe edip kulluk görevlerini ifa etmeleri ve affedilmeleri için bu özel zamanları vesile kılmıştır. Bu ne güzel bir lütuftur bizler için, Rabbimizden özel bir davetiye ile özel zamanlarda - normal olarak yerine getirdiğimiz görevlerimize ilave- içten gelerek daha çok ibadetler eda etmek üzere teklif alıyoruz. Ne büyük şereftir bu. Tabii ki bu davete kulak tıkayıp duyarsız kalmakta çok büyük gaflettir.

Rabbimiz bu davete icabet eden kullarına özel mükafatlar bahşedeceğini bildirmektedir:

▶️Tîn, 6.Ayet: Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.

▶️Meryem, 60.Ayet :Tevbe eden, iman eden ve salih amel işleyenler müstesna. Bunlar, cennete girecek ve hiçbir zulme uğramayacaklardır.

▶️Mürselât, 44.Ayet:Hiç şüphesiz biz, muhsinleri/kulluğunu en güzel şekilde yapmaya çalışanları böyle mükâfatlandırırız.

Rabbimiz bizlere üç aylar vasıtasıyla bir ayrıcalık sağlıyor ve dünya meşgalesi kapsamında hatırımızdan çıkan kulluk görevlerimizi bize hatırlatıyor.Rabbim idrak edenlerden eylesin.

 Üç ayların önemi, kişinin kendisini maddi ve manevi olarak, içinde Kadir Gecesi'ni bulunduran Ramazan ayına hazırlamasından ileri gelmektedir. Üç ayların başlangıcıyla Ramazan öncesi Müslüman kimsenin nafile oruçlarını çoğaltması, ibadet ve zikirlerini artırması,ahlâkını güzelleştirmesi öğütlenmiştir.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in Recep ayının girişiyle birlikte; "Allah'ım Recep ve Şaban aylarını bizim için mübarek kıl ve Ramazan Ayı'na ulaşmayı bizlere nasip eyle." şeklindeki duası, Ramazan ayının yaklaştığının müjdecisi niteliğinde olan üç ayların başlangıcına verdiği öneme işaret etmektedir.

Regaib kelimesi r-ğ-b kökünden türemiş olup çokça rağbet edilen, istenilen ve beklenilen şey anlamına gelmektedir. Ramazan ayında tutulan oruç ve yapılan ibadetler katbekat faziletli olduğu için Ramazan'a kavuşmaya olan rağbete istinaden bu mübarek geceye Regaib adı verilmiştir.

Üç ayları ve onlara yayılmış olan mübarek gün ve geceleri en iyi nasıl değerlendirebiliriz sorusunu sorduğumuzda, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve O'nun ashabı bize en doğru cevapları sunmaktadır. Zira Allah Rasûlü bu aylarda daha çok ibadet eder, Allah’a daha çok yakarır ve duada bulunurdu. Ashâb-ı Kirâm da Receb ve Şaban aylarında hep bir yenilenme ve bilinçlenme gayreti içerisinde olmuşlardır.

Onlar yaşamları boyunca, özellikle de üç aylar da bakışlarına, konuşmalarına ve adımlarına azami dikkati göstermişlerdir.

Onlar, bu yenilenme sürecine evvela bakışlardan başlıyor,gözlerini çirkinliklerden koruyorlardı. Bugün bizler de nelere baktığımızı, vaktimizin ne kadarını televizyon, telefon veya bilgisayar başında geçirdiğimizi kontrol etmek zorundayız.

Onlar konuşmalarına da dikkat ederlerdi.Neyi, nasıl konuşması veya konuşmaması gerektiğini bilirlerdi. Biz de tıpkı onlar gibi, kötü sözden uzak durma, dilimizi gerektiğinde tutma, gerektiğinde ise hak yolda kullanabilme bilincine ermeliyiz.

Onlar,adımlarını da dikkatli atarlardı.Bu adım, gündelik dilde kullandığımız adım değil,istikamet üzere yürümektir. Bu ise, şeytanın adımlarını izlemek yerine, Hakk’ın yolunu ve istikametini tercih etmek ve boş işlerin peşinde gitmekten uzaklaşmak için yapılan yürüyüş demektir. Yolumuzu ve istikametimizi yeniden ayarlayıp kendimize çeki düzen verme yürüyüşüdür bu.

İşte müslümanlar olarak yapmamız gereken, sahabe efendilerimizin yaşam standartlarını kavramak ve üç ayları da fırsat bilerek hayat düsturu haline getirmektir.

Tüm müslüman kardeşlerimin üç aylarını tebrik ediyorum,mübarek vakitlerde ve mekanlarda yapılacak dualar hürmetine Rabbim bütün insanlığı koronavirüs hastalığından muhafaza eylesin...

Selam ve dua ile...

BEKİR TAŞKIN

Bahçeli Camii

İmam Hatibi