Daha önceki yazılarımda bağımlılıktan bir tür beyin hastalığı gibidir diye bahsetmiştim. Çünkü bağımlılık gelişirken beyinde bir takım bölgelerde bazı nörokimyasal değişiklikler de olur. Bize keyif veren mutlu eden bir uyaranla karşılaştığımız zaman örneğin bunlar hoşumuza giden bir müzik, çok sevdiğimiz çikolatalı güzel bir pasta ya da bir kahve veya bir eylem olabilir. Böyle bir durumda beynin ödül merkezindeki (ventral tegmental alan) nöronlar bize haz veren ve iyi hissettirecek dopamini salgılar. Buraya kadar bir sorun yok.
Keyif aldığımız bir müziği dinlerken beynimizden salgılanan dopaminle de bu keyfi pekiştirmemizin hiçbir zararı yok. Ancak aynı durum bağımlılık yapabilecek bir madde ya da olay ile karşılaşıldığı zaman bu olay ve sonuçları ile de farklı seyrediyor. Zaten mesele de burada başlıyor Beyinde dürtüleri yönetme, muhakeme etme, karar verme gibi faaliyetlerinden sorumlu (frontal korteks) ve korku, öfke gibi duygusal tepkilerden sorumlu (amigdale) merkezlerin de bağımlılık ile ilgili davranışlar üzerine bir takım etkileri var.
Bağımlılık geliştiren madde alındığında beynin bu bölgelerindeki öğrenme, muhakeme etme, karar verme gibi yetenekleri de bozuluyor. Aynı zamanda duygusal tepkilerde de bazı bozukluklar meydana geliyor. İşte bu nedenle aslında son derecede iradeli ve otoriter gibi görünen bir insan bile bağımlılığı söz konusu olunca son derecede aciz ve iradesiz bir pozisyona düşebiliyor. Genelde bu tip kimseler kendisine yediremediği için bu bağımlılığından sanki kendi vaz geçmiyormuş gibi gözükmeye çalışır. Fakat aslında o, istese de ne yazık ki bırakamayacağının farkındadır. Bunun en belirgin örneğini sigaraya olan bağımlılıkta görüyoruz. Zira sigaranın zararlarını artık bilmeyen yok. Aklı başında bir kişi buna rağmen içmeye devam ediyorsa buna başka türlü bir açıklama bulmak zor.

Çeşitli olabilir

Bağımlılığın alkol bağımlılığı, sigara ya da tütün bağımlılığı, eroin bağımlılığı, esrar bağımlılığı, kokain bağımlılığı, morfin bağımlılığı, internet bağımlılığı, extacy bağımlılığı, kafein bağımlılığı, kumar bağımlılığı gibi çeşitleri olabildiği gibi bir de insan bağımlılığı vardır. Bağımlı olunan unsur farklılık gösterse de olay ve sonuç hep birbirine benzer.

Bağımsız ve özgür olmak

Herkesin, her dönem gençliğin, hatta ergenlerin dilindedir “Bağımsız ve özgür olmak”. Daha bunun anlamını doğru dürüst anlayamamış gençler özgür olmayı ailelerinden kopmaya, uzaklaşmaya, onlara doğru yolu göstermeye çalışan öğretmenlerine ve büyüklerine karşı gelmeye eşdeğer zanneder. İşte tam bu sırada da maalesef bu gençlerimizin birçoğu uyuşturucu tacirlerinin eline düşmeye adaydır. Bağımsız ve özgür olmak demek hiçbir şeye ve hiçbir kimseye bağımlı kalmadan kimseye muhtaç olmadan kendi kendine yeterek ve kendi ayakları üzerinde yaşamaya devam etmektir. İnsanlar için de ülkeler için de bu geçerlidir. Bağımsız ve özgür olacağım diye tepinen gençler uyuşturucu, sigara ya da alkol bağımlılığının kucağına düşmekte. Bağımlı ülkeler de maalesef kukla gibi kullanılıp ortalığı kışkırtarak boyundan büyük başka bir ülkeyle savaşa girmeye zorlanmakta sonunda da olan zavallı ülke halkına olmakta.

Sönen hayatlar

Tarihte de günümüzde de uyuşturucu bağımlılığında yok olan hayatları üzülerek görmekteyiz. Bu kişilerden bazıları genç yaşta hayata gözlerini kapamış dünyaca ünlü sanatçılar. Hatta bu sanatçıların ibretlik hayat öyküleri filme de çevrilmiş. Bunlardan biri Fransızların dünyaca ünlü şarkıcısı Edith Piaf’ın hayatını konu alan ‘La Mome’ (Çocuk), ya da bizde bilinen adıyla ‘Kaldırım Serçesi’. 2007 yılı yapımı, Olivier Dahan’ın senaryosunu yazdığı bu film sanatçıyı canlandıran Marion Cotillard’a, ‘En İyi Artist Oscarı’nı kazandırmış. Diğer örnek yine genç yaşta hayatını kaybeden ünlü ressam Amedeo Modigliani’nin hayatını anlatan ‘Modigliani’ isimli film. Bizde de ünlü tiyatro oyuncumuz Afife Jale’nin hayatını anlatan ve aynı ismi taşıyan film. Bu örnekler uyuşturucunun insan hayatını nasıl mahvettiğini gösteren ibretlik ve gerçek hayat hikayeleri…

Türkiye’nin Yeşilay’ı var

Bu filmleri izlerseniz keşke bu insanların bir elinden tutan olsaydı, ya da bu kişiler daha uyuşturucuya alışmadan bir şekilde engellenebilseydi, bu konuda daha bilinçli olmaları sağlanabilseydi diye düşüneceksiniz. Türkiye’de bunu sağlayacak Yeşilay’ımız var.
Alkol, kumar, madde, teknoloji, tütün, tüm bu bağımlılıklarla mücadelede etkin faaliyetler gösteren, yardımcı olan bu kuruluşumuz hem bu bağımlılıkların pençesine düşenlere yol göstermekte hem de kişileri, gençlerimizi, çocuklarımızı bu bağımlılıklardan uzak tutacak yollar sunmakta.
Geçtiğimiz perşembe günü Sepetçiler Kasrı’nda düzenlenen ve gençlerin entelektüel anlamda kendilerini geliştirmelerini, hitabet ve tartışma yeteneklerini artırmalarını ve bağımlılıklarla ilgili farkındalık kazanmalarını amaçlayan münazara turnuvasının şampiyonluk finaline davetliydim. Yeşilay genel başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk’le görüşüp onu bu güzel çalışmalarından dolayı tebrik etme fırsatım oldu.
Pırıl pırıl ve çalışkan ekibi ile daha nice projeleri yine aynı başarı ile tamamlayacaklarına eminim.