Ayasofya'nın halısının rengi, fresklerin üzerine hangi ayetin yansıyacağı, ilk namazın tarihi, kimlerin davet edileceği de mühim tabii; tabii ki, "asıl niyet"e dair bilinçaltı mesajları içeriyor olabilir bu ayrıntıların her biri. Tarzları bu.

Ve fakat…

Ekranlarda "kainatın sırrı"nı keşfediyor edasıyla yapılan konuşmaları dinlerken, şu soruyu da sormuyor değilim kendime:

Bu zihniyetin tahakkümü altında geçirdiğimiz onca yıldan sonra "aslında neyi amaçladıklarını", "aslında neye çalıştıklarını" anlamak için hâlâ bir bilinçaltı mesajı aramaya gerek var mı acaba?

İktidarı, hangi menzile varmanın amacı yapacaklarını yeterince gözümüze sokmadılar mı zaten?

Sözleriyle, fiilleriyle tekrar tekrar, "tokat(!)" gibi vurmadılar mı yüzümüze?

Bilinçlerinin altı da, üstü de ortada değil mi yeterince?

Daha neyin keşfine çalışıyoruz?

(Ve, velev ki o her neyse keşfettik, akabinde "başka bir ajandaları" bulunduğu ifade, ifşa etmek dışında, ne yapmayı planlıyoruz? Daha doğrusu ne yapabiliyoruz?

Denenmemiş hangi siyasi formülden medet umuyoruz?)

***

Mesele, bilinçlerinin altına vakıf olmaksa, içlerinden, akademik manada "hocalık" mertebesine de yükselmişlerden biri, dün, bir kere daha, hiç tartışmaya yer bırakmayacak açıklıkta ilan etti nasıl bir hesaplaşma duygusundan beslendiklerini; "Türk kimliğini" zerre benimsemediklerini; yegane aidiyetlerinin "ümmet"e -hatta ümmetin de sadece dini onlar gibi yorumlayan kısmına- olduğunu…

Ve mealen şunları söyledi:

Türkler Müslüman olmadan önce barbar ve pagandı; yaktı, yıktı, başka da bir şey yapmadı; kendi kendini yok etti.

Türkleri, amiyane tabirle İslamiyet adam etti; ondan önce bir avuç çapulcudan ibaretlerdi.

- Türkler, İslamiyeti kabul etmemiş olsalardı, şimdiye kadar çoktan tarih olurlardı;

Müslümanlığı kabul etmelerine borçlular bütün varlıklarını.

Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte başa dönüldü.

Osmanlı döneminde tarih yapan bir aktör olan Türkiye, Cumhuriyet'le birlikte figürana dönüştürüldü.

Osmanlı döneminde hür iken, Cumhuriyet'le birlikte Batılıların güdümüne girdi.

Şimdi, Cumhuriyet'in yol açtığı tahribata karşı yeni bir istiklal ve istikbal mücadelesi verme zamanı.

***

Türkiye'ye dinini ve hürriyetini kaybettiren Cumhuriyet'in ilanıysa, camilerin yakıldığı, imamlarının derilerinin soyulduğu, karılarına kızlarına tecavüz edildiği, Müslüman Türk kadınlarının örtülerinin indirildiği, Müslüman Türk evlerinin işgal askerlerinin "zevkhaneleri" olmak zorunda bırakıldığı, Müslüman Türk kızlarının çocuk yaştan itibaren işkence ve tecavüz de dahil onları memnun edecek her nevi caniliğe kurban sunulduğu, "ümmet"in sıradan fitlerini geçiniz, "Halife" de olan Padişah'ın dahi İngilizlerin izni olmadan sarayından çıkıp Eyüp Sultan'a Cuma namazı kılmaya bile gidemediği "hürriyet"in takdirini size bırakıyorum.

***

Her kim ki, bugünkü Anadolu kültürünün de, Türk Müslümanlığının da hâlâ genetik kodlarıyla yüklü olduğu "İslamiyet öncesi Türk Tarihi"ni, kaba bir "göçebelik" ezberiyle değerlendiriyorsa; asıl "Batılı güdümünde" olan odur.

Türk kimliğini, Attila kompleksini yenememiş bir avuç Haçlı artığının yazdığı tarihi dayatarak yozlaştırmaya kalkışan her kim varsa; ondan ala müstemleke yoktur bu memlekette.

Bu köşede sayısını unutacak kadar çok örnek verdiğim Pazırık kurganı buluntıları ve tabii ki başta "dünyanın en eski halısı" da olan, emsalsiz Pazırık halısında erişilmiş muazzam teknik…

Altının eğrilerek iplik haline getirildiği, her biri üzerinde at, kaplan, geyik, pars, kurt, dağ keçisi, aslan gibi figürler içeren binlerce altın levhanın kullanıldığı kaftanı, süvari pantolonu, çizmeleri, başlığı, kemeri, kını, kabzasıyla; "Altın Elbisesi Adam"da sergilenen işçilik…

Hele ki, Batılıların "Ari ırkın üstünlüğü"ne dair biricik ölçüleri olan "atın evcilleştirilmesi" meselesindeki öncülük ve üstünlükleri de ortaya koyar ki; klasik göçebe kültüründe görüşmemiş bir -hadi onların anlayacağı dilden yazalım- "medeniyet tasavvuru" ortaya koymuştur Türkler; bırakın tarihlendikleri çağı, bugün için bile "zirve" sayılabilecek ve bulan, gören arkeologları, sanat tarihçilerini, tarihçileri, Türkologları hayrete düşürecek imzalar bırakmışlar arkalarında….

Bahaeddin Ögel'in ömrü vefa etmediği için tamamlayamadığı 9 cildi yayınlanabilmiş Türk Kültür Tarihi'ne Giriş'inde böyle binlerce örnek bulabilir meraklıları;

Merhum Servet Somuncuoğlu'nun eserlerine bakabilir;

Prof. Dr. Ahmet Taşağıl'a danışabilir.

***

Densizliğin bile bir sınırı olur.

Cahiliye kültürünü kutsayıp da, İslamiyet'i bedevi barbarlığının cehalet ve karanlığından kurtardığı aşikar olan Türklere hakareti marifet sayan bu tiplere hodri meydan desen, Türk Milleti'nin -İslamiyet'ten önce- bir kültür ve medeniyet algısına sahip bulunmadıklarını kanıtlayan bir tek bilimsel, objektif değerlendirme ortaya koyabilir mi acaba?

***

Hz. Muhammed de bir "barbarlık ve paganlık timsali" diye "Kubbetu't-Türkiyye" kurdurmuştu zahir…

***

Başa dönersek…

Mesele bilinçaltı mesajı avcılığı ise bundan büyük av olmaz herhalde;

Avladık. "Asıl niyetleri" Türk kimliği ve Cumhuriyet'e karşı "istiklal ve istikbal mücadelesi" başlatmakmış.

Bu bilgiye vakıfız.

Peki, bu bilgiyle ne yapacağız???