Bir yılı aşkın bir süredir devam eden bu küresel salgın bizi gerçekten bıktırdı. Her fırsatta bitsin, gitsin artık diye birbirimize tekrarlıyoruz. Evlere kapanmaktan, sevdiklerimizle gönlümüzce görüşememekten sıkıldık artık. Bir süredir kafeler, restoranlar açık ve dolup taşıyor. Yani bir kısmımız bundan pek de mağdur değil. Ancak benim kastettiğim kesim vakalar ve ölümler bu kadar artmış iken akıllı ve bilinçli davranarak tedbiri elden bırakmayanlar. Fakat onlar da artık ne zamana kadar böyle devam edecek diye merak ediyorlar.

Tedbirlere uymayanlar

Bulaşıcı hastalıklardan kurtulmak her şeyden önce bulaşmayı önlemek ile sağlanır. Bu salgına sebep olan virüsün bir köşede bekleyip pusu kurup sonra insanlara saldırmak gibi bir kabiliyeti yok. Önce birine bulaşıyor onu hasta ediyor sonra onun yaydığı damlacıklar yoluyla yakınındaki başka birine bulaşıp hasta ediyor. Bu vesileyle yayılıyor ve yaşantısını sürdürüyor. Yani yaşaması için insana tutunması gerekiyor. Nasıl bulaştığını da çok iyi biliyoruz. Eğer bu virüsün bulaşmasını engellersek tutunacak hasta edecek insan bulamayınca ortadan kaybolacak. Bunu sağlayacak anahtar kelimeler de maske, mesafe, temizlik. Bu kadar basit bir çözüm varken neden bir yılı aşkın bir süredir bitmedi devam ediyor. Bunun cevabını tedbirlere uymayanlarda sormak gerek.

Sağlıksız yaşam

Koronavirüsle mücadelede bağışıklık sistemini sağlam tutmak için sağlıklı yaşam, özellikle de sigara içmemek son derecede önemlidir. Bu farklılık herkesin hastalığı neden aynı şekilde geçirmediğini de bir ölçüde açıklar.

Bencil yaklaşım

Hasta ya da asemptomatik (belirtisiz) olarak virüsü taşıyan kişilerin bilinçli davranıp kendini karantinaya almak yerine topluluğa karışması virüsün de yayılmasına sebep oluyor.

Mutasyon

Pandeminin bitmesini erteleyen sebeplerden biri de virüsün mutasyona uğramasıdır. Koronavirüs sülalesinin genetiğinde var olan bu özellikle başından beri ufak mutasyonlar geçiren virüs maalesef son mutasyonlarda daha kolay ve çabuk bulaşır bir özellik de kazandı.

Ekonomik sıkıntılar

Pandemiden kurtulmak için uygulanan kapanma tedbirlerinin ekonomiye olumsuz etkileri oluyor. Bu problem de hem kişilere hem de ülkelere ciddi zorluklar yaratıyor.

Kovid-19’a inanmayanlar

Tüm dünyayı derinden sarsan bu virüse hala inanmayanlar ve  maalesef  her  şeyin bir komplo olduğunu iddia edenler var. Dolayısıyla bu kişiler tedbirlerin hiç birine de uymuyorlar.

Bilgi eksikliği

Sözlü ve yazılı basında sürekli bilgilendirmeler yapıldığı halde, gündemden hiç düşmeyen bir konu olduğu halde hala bilgi eksikliği daha doğrusu bitmeyen bir bilgi kirliliği devam etmekte.

Tam bir ilacı yok

Çalışmalar devam etmesine rağmen henüz tam etkili bir ilacı bulunamadı.

Aşı krizi

Salgının başlangıç zamanlarında aşı bulununca kurtulacağımızı düşünüyor ve büyük bir umutla aşı çalışmalarının sonuçlarını bekliyorduk. Sonunda aşı hatta birkaç farklı çeşit aşı bulundu. Şahsım adına ben aşılardan oldukça umutluydum. Hâlâ da umutluyum. Sadece aşılama hızı tahminimden yavaş ilerliyor. Özellikle Avrupa hızlı aşılama konusunda sınıfta kalmış durumda. Bir de aşı karnesinden bahsediyorlar. Ülkelerarası seyahatlerde aşı karnesinin kullanılmasının her bireyin dilediği aşıya ulaşabilmesinin mümkün olduğu bir dünyada yürürlüğe geçmesi beklenir. Aksi takdirde insan haklarına pek de uygun bir karar olmayacaktır. Dünyada aşıların yetersiz üretiminden bahsediliyor. Ülkelerin büyük kısmı yüksek sayıda aşı siparişi yaptıkları halde gereken ödemeyi yapmadılar. Oysa acil seri üretim için büyük yatırımlar gerekiyor. Tabii burada aşının formülünü ve patentini elinde tutan aşı şirketlerinin de gerekli hassasiyeti göstermesi gerekiyor. Bunu savaş zamanında acil silah ve cephane üretimi gibi düşünmeli ülkelerin de buna göre hareket etmelerini beklemeliyiz. Buradaki önemli özellik tüm devletler aynı safta ve karşılarında sadece minnacık bir mikrop var. Gelişmiş, zengin, dünyaya kafa tutmaya ve hükmetmeye hevesli, kendini güçlü sayan ülkelere burada büyük iş düşüyor. Hodri meydan işte esas güç göstergesi bu. Zira hastalık tüm dünyada bitmeden hiçbir ülke işte ben bu işi bitirdim diyemez. Biz şanslıyız. Halkımızın aşılanması düzgün, sitemli ve şeffaf bir şekilde devam ediyor. Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca’nın da bilgilendirmesine göre yurt dışından getirerek kullanıma aldığımız aşı, toplamda 18 milyon dozun   üzerinde Mayıs sonuna kadarsa toplam 100 milyon dozun Türkiye’ye ulaşmasını bekliyoruz. Çünkü anlaşma bu şekilde yapıldı. Başlangıçta Sinovac aşısıyla yürüttüğümüz aşılama çalışmaları nisan ayı başında 4.5 milyon doza ulaşacak BioNTech aşısıyla devam edecek. Buna ek olarak 30 milyon dozluk opsiyonlu anlaşma yapılmış durumda.  Başında Türk bilim insanlarının bulunduğu BioNTtech’in üretim kapasitesi arttıkça, Türkiye’nin aşıdan daha fazla yararlanacağı bekleniyor. Ayrıca Rus menşeili  Sputnik V’nin de tedariki için ilk görüşmelere başlandı. Uygunluğu kesinlik kazandıktan sonra yaygın kullanıma alınması planlanıyor. Bu arada yerli aşılamalarımız da bütün hızıyla devam ediyor. Erciyes Üniversitesi tarafından geliştirilen  İnaktif aşı Faz 2 safhasında. Son gönüllünün ikinci doz  aşısı 9 Nisanda yapılacak, sonuçların elde edilmesini takiben de nisan ayı sonunda son aşama olan Faz 3 aşamasına geçilecek. Ayrıca Ülkemizde  de VLP (Virus Like Particle) virüs benzeri parçacık aşısının Faz 1 çalışmalarına başlandı. Bu aşı türü, tüm dünyadaki en İnovatif aşı adaylarından biri. Bunların yanı sıra burun içine sprey olarak uygulanan İntranazal Kovid-19 aşısı diye de adlandırılan bir aşı da çok yakında Faz 1 çalışmalarına alınacak. Türk bilim insanlarının bu girişimi sonuçlanırsa, bu aşı, dünyadaki ilk İntranazal Covid aşısı olacak. Üretim verimliliği son derece yüksek olan bu aşıdan sadece 1 tesiste, yılda 250 milyon doz üretilebilecek.