Yeni koronavirüsün sebep olduğu bu küresel salgın tüm sistemimizi alt üst etti. Dünya çapında sağlığın haricinde ekonomiden tutun da eğitim, günlük yaşantımız, insan ilişkileri, ulaşım, iletişim dâhil hayatımıza dair etkilemediği bir yer neredeyse yok.

Virüsün ACE2 reseptörlerine tutunarak vücuda girdiğini ve çoğalarak hastalık yaptığını biliyoruz. Bu reseptörler solunum yollarının yanı sıra bağırsaklarda da bolca bulunduğu için koronavirüsün bağırsakta çoğalarak hastalık yaptığını ve ortaya çıkardığı başlıca belirtilerin karın ağrısı ve ishal olduğunu biliyoruz. Çoğu zaman bulantı ve kusma da buna eşlik edebiliyor. İshal olan hastaların dışkılarında virüs saptanması nedeniyle bazı bilimsel yayınlar ile diğer bir bulaş yolunun dışkı ve tuvaletler olabileceği de gösterildi. Ben bu yazımda koronavirüsün doğrudan sindirim sistemini etkilemesinin dışında dolaylı yoldan sindirim işlevimize ne gibi etkileri oluyor biraz buna dikkat çekmek istiyorum. Zira bu etki sadece koronavirüse yakalananlarda değil hiç hastalığı geçirmeyip izole yaşayanlarda da mevcut. Hatta onlarda daha sık gözüküyor. “Neden?” diye soracak olursanız.

Ben de dışarıda yürümeyi ne kadar azalttığınızı soracağım. Virüs bulaşmasın diye dışarı çıkmayın aman evde kalın evde hayat var dedikçe aslında haklıyız. Aslında ne kadar sakınırsak o kadar iyi çünkü virüsle karşılama ihtimalimiz de o kadar az olacak. Ancak bu demek değil ki bütün gün evde yatalım oturalım ve ne bulursak yiyelim. Günlük yaşantımızda pandemi yüzünden olan kökten değişiklikler hepimizi etkiliyor. Çoğumuz evden çalışıyor, virüs kaparım korkusuyla marketlere gitmeden, alış verişe çıkmadan oturduğumuz yerde internetten işlemimizi hallediyoruz.

Bu hareketsizlik git gide hepimizi büyük bir tembelliğe alıştırıyor. Hareket etmeye etmeye biraz yürüsek yorulur hale geliyoruz. Kemik ve kaslarımız güçsüzleşiyor. Efor kapasitemiz düşüyor. Canımız yürümek hatta hiçbir şey yapmak istemiyor. Bu hareketsizlik fiziksel gücümüzdeki azalmanın yanı sıra belki de hiç dikkatimizi çekmeyen şekilde sindirimimizde bozulmaya da sebep oluyor. Yediklerimizi iyi sindiremediğimiz için gaz şikâyetleri, midede dolgunluk hissi, atipik karın ağrıları, karından, mideden göğse doğru baskı hissi, belde kalınlaşma, karında şişlik gibi şikâyetler baş gösterebiliyor. Tüm bu şikâyetler yediklerimizle de doğrudan ilişkili olabileceği gibi ne kadar çiğnediğimizle de ve ne kadar süre içinde bu yiyecekleri tükettiğimizle de ilişkili olabilir. Buna bir de evde geçirdiğimiz süre içinde can sıkıntısından durmadan tükettiğimiz abur cuburları da eklersek hepsinin üstüne tuzu biberi olduğunu görmek hiç de zor olmaz. Bunların yanı sıra hazım ile ilgili şikâyetler bazı hastalıkların da habercisi olabilir. Bu salgın koronavirüs kaparım korkusuyla hastaneye gitmeyi ertelemeye check up kontrollerinden kaçınmaya hatta şikâyetler başlamış olsa bile tetkik yaptırmaktan kaçınmaya sebep olduğu için birçok hastalığın zamanında teşhis edilmesi de mümkün olamamakta. Bu nedenle pandemi günlerinde sindirim sorunu yaşamamak için şu birkaç öneriyi aklınızda tutmanızı öneririm.

Yavaş yiyin lokmaları çok çiğneyin

Sindirimi kolaylaştırmanın bir yolu da çok çiğnemektir. Çok çiğnerseniz zaten yavaş yersiniz. Unutmayın sindirim ağızda başlar. Yavaş yemenin bir diğer iyi tarafı da az yemek ile doymayı sağlamasıdır. Zira doyma merkezimiz yemeye başladıktan belli süre sonra uyarılmaya başlar. Bu süre içinde ne kadar az yerseniz o kadar az yemek ile doyarsınız. Az yemeğin de sindirimi daha kolaydır.

Bu pandemi sindirimimizi de bozuyor

Yemeklerden sonra ılık bitki çayları tüketin

Yemeklerden sonra, rezene çayı, anason çayı, papatya çayı, zencefil limon çayı gibi bitki çaylarını tüketin. Bu çaylar hem sindiriminizi kolaylaştıracak hem de sizi rahatlatacaktır.

Doktor kontrolünü ihmal etmeyin

Sindirim ile ilgili şikâyetleriniz tekrarlarsa doktora danışmayı ihmal etmeyin.

Basit bir hazımsızlık gibi görünen şikâyetlerin ardında kronik ve ilaç tedavisi gerektiren mide bağırsak hastalıklarının yanı sıra safra kesesi taşı gibi bir sorunla da karşı karşıya olabilirsiniz. Bazen tüm bu şikâyetler ameliyat ile tedavi olması gereken hastalıklar yüzünden de olabilir.

Abur cubur yemeyin ne yediğinize dikkat edin

Can sıkıntınızı bastırmak için durmadan bir şeyler atıştırmak istiyorsanız işiniz zorlaşır. Onun yerine kendinize başka meşguliyetler bulmaya çalışın. Pandemi stresi hepimizi olumsuz etkiliyor. Psikolojimizi de bozuyor. İnsanlar stresli olduklarında çikolata, tatlı, kurabiye gibi karbonhidrat yüklü gıdaları tüketmeye daha meyilli oluyorlar. Aman dikkat. Bunlar da fazla kilo olarak yerleşiyor. Daha da depresyona sürüklüyor. Hareketi daha da zorlaştırıyor. İnsanı bir kısır döngüne sokuyor.