Türkiye'nin her sorununda olduğu gibi, "deprem" konusunda da dehşet verici bir başıboşluk, bananecilik, ilgisizlik ve duyarsızlık en büyük metropol İstanbul başta olmak üzere, yurdun büyük bölümünü "tehlike" çemberiyle kuşatmaya devam ediyor!..

Kocaeli, İstanbul ve çevresini sarsan, üstelik 18 binden fazla insanın ölümüne yol açan 17 Ağustos 1999 depremi bile AKP iktidarı için belli ki hiç ders olmamış... Yaklaşan yeni tehdit de iktidarın umurunda değil...

Çünkü kaderciliği topluma aşılayanlar; bananecilik ve duyarsızlığı salgın bir hastalık gibi yayanlar, depremin yıkıcı ve öldürücü etkisine rağmen İstanbul'un bir beton cehennemine dönüşmesine halen göz yumuyorlar...

Silivri'den Çekmeköy'e kadar durmayan çarpık yapılaşma, metropolü her gün daha fazla ölüme sürüklüyor!..

Özellikle son 25 yılda, müteahhitler, rantiye ve tabii ki iktidar unsurları, İstanbul'un çöküşü için darbe üstüne darbe vurmaktan çekinmiyorlar...

Ocak ayında Elazığ, Malatya ve çevresini sarsan deprem bile iktidar için uyarıcı nitelikte olmamış ki, bu konudaki duyarsızlık her gün yaşanan yeni depremlerle birlikte ürkütücü sinyaller vermeye de devam ediyor...

Gün geçmiyor ki Türkiye'nin bir şehrinde deprem olmasın...

Son haftalarda Ege'den Marmara'ya, Orta Anadolu'dan Doğuya  kadar deprem yaşanmayan bölge kalmadı... Çığlık çığlığa yaklaşıyor büyük tehdit!!!

Deprem uzmanları,  artık gelecekte yaşanabilecek olası bir felaketle ilgili üstü kapalı konuşmaktan da vazgeçtiler...

İşte yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul'da 30 yıl içinde olması beklenen 7.2 büyüklüğündeki olası depremin gittikçe yaklaştığını söylemiş... Görür, ''Eylül ve ocak ayındaki son depremler, kırılmasını beklediğimiz fayın batı ucunda gerçekleşince şahsen ben endişeye kapıldım. Küçük de olsalar bu depremlerin, beklenen Marmara depremini öne çekmiş olabileceğini düşünüyorum'' demiş...

 

Birçok uzman Türkiye'yi sarsacak yedi ve üzerindeki şiddetteki bir depremin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiyor, uyarılar yapıyor, adeta çığlıklar atıyor ama yine de nafile!..

AKP iktidarı depremle ilgili önlemler konusunda bile kılını kıpırdatmıyor, tehlikeyi ısrarla göz ardı etmeye devam ediyor... Kadercilik anlayışı gafleti körüklüyor...

 

Tsunami nasıl vuracak?..

Evet; uzmanların son haftalarda ardı ardına meydana gelen sarsıntılarla ilgili açıklamaları sadece Anadolu'da olası bir depreme dikkat çekmiyor, "Büyük Marmara Depremi" adı altında, İstanbul ve çevresini tehlikeye sürükleyecek bir sarsıntıyı da ısrarla haber veriyor...

23 Haziran 2019'daki yerel seçimde İBB Başkanlığı koltuğuna oturan Ekrem İmamoğlu da uzmanların dikkat çektiği tehlikeyle ilgili adeta "imdat" çığlıkları atarken, iktidarın duyarsızlığı depremin olası tehdidinden çok daha ürkütücü bir hal almış durumda...

13 Hazirandaki bir törende konuşurken demiş ki İmamoğlu;

"İstanbul'un en hayati konusu depremdir, en önemli konusu depremdir, en çılgın projesi de depremle mücadeledir. Eğri oturalım, doğru konuşalım, bu konuda rahatlamış değiliz."

İmamoğlu nasıl rahatlasın ki?.. Baksanıza, tek tehdit deprem de değil, bir de tsunami tehlikesi kapıda!..

İBB ile ODTÜ'nün hazırladığı bir raporda, olası Marmara depreminde,

İstanbul'da denize kıyısı olan ilçeler için tsunami uyarıları yapılmış!.. Uzmanların saptamaları gerçekten çok ürkütücü;

- Tsunamiyle Adalar'da dalga boyu 12.3 metreye kadar çıkacak ve binden fazla yapı etkilenecek...

- Kadıköy'de deniz bin metre kadar içeri girecek...

Avcılar'da maksimum su basma derinliği 5.2, Bakırköy'de bin 200,

Beşiktaş'ta 200 metreye ulaşacak...

- Fatih'te, yatayda su basma mesafesi 650,

Kadıköy'de 1300 , Beylikdüzü'nde 350 metreye ulaşacak...

- Beyoğlu'nda 170'den fazla, Büyükçekmece'de ise 1400 yapı tsunamiden etkilenecek.

Evet; bu saptamalar, İBB ve ODTÜ işbirliği ile hazırlanan "İstanbul Tsunami Bilgi Kitapçıkları" çalışmasında yer almış...

Olası bir tsunamiden etkileneceği öngörülen 17 ilçe için ayrı raporlar hazırlanmış...

Öngörülen risk faktörlerine göre, her ilçe için olası kayıpların en aza indirgenmesini sağlayacak eylemler de belirlenmiş...

Velhasıl tüm veriler büyük depremin gelişini haber verirken devlet uyumaya devam ediyor...

Jeofizikçilerden yaşamsal uyarı!..

Evet; depremle ilgili Türkiye genelinde belediyelerin de çok şey yaptığını söylemek mümkün değil...

Çünkü AKP iktidarındaki duyarsızlık, yerel yönetimleri de deprem konusunda bananeci davranmaya zorluyor...

İşte bu ortamda, TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Engin Erarslan'ın dikkat çekici uyarıları var... "Depremler felakete dönmeden sorumluları acilen göreve davet ediyoruz" diyen

Eraslan, Türkiye'de aktif fay sayısının 500'ün üzerinde olduğunu ve bunların 5'in üzerinde deprem ürettiğine dikkat çekmiş...

İşte bu yüzden yerleşim birimlerinin zemin haritalamalarının yapılmasını ve risk durumuna göre de bu yerleşkelerde "kentsel dönüşüme gidilmesi" gerektiğini söylemiş Erarslan...

Peki, kentlerde zemin etüdü kontrollerini kim yapacak?.. Erarslan, "jeofizik mühendisleri"ne dikkat çekmiş ancak belediyelerin onları istihdam etmekten kaçındığından da yakınmış...

İlgili kurumları da şöyle uyarmış Eraslan;

"Yerel Yönetimlerde, jeofizik mühendisi istihdamları ivedi şekilde yapılmalı, zemin etüdü kontrollerinin takipleri ciddiyetle gerçekleştirilmelidir. Zemin - mevcut yapı stoğu arasındaki problemlerin tespitinde de jeofizik mühendisleri yerlerini almalıdır... Kentlerin ilgili dinamiklerini biraraya getiren Afet Risk Yönetimi kurulmalı, valilik, yerel yönetimler, kamu kurumları, sivil toplum örgütleri, ilgili meslek odaları, özel sektör, özellikle gönüllülerle, afet öncesi bilinçlendirme, afet anı korunma ve afet sonrası müdahale ve yara sarma çalışmalarının yapılması şarttır.

Önlenemez afetlerden olan depremin sonrasında büyük kayıpların olmaması, ancak afet öncesindeki önlemlerle sağlanabilir."

Bu kadar bilgi, saptama, araştırma verileri ve uzmanların uyarılarını sıraladıktan sonra geriye söylenecek tek söz kalıyor;

Türkiye binmiş bir alamete, gidiyor kıyamete!!!