ürkiye'nin gündemi hızla değişiyor...

Memleket 15 yılı aşkın süredir hiç de huzurlu olmadığı için gündemin birçok maddesi geride bir kara leke de bırakıyor...

Ve ne yazık ki o lekeler ya hızla siliniyor ya da birileri tarafından üzeri örtülerek gözden kaçırılıyor...

Gündem değişmesine değişiyor ama hafıza gerçeği asla unutmuyor...

Hele de internetin, sadece hafızaya değil geçmişe ve geleceğe de yön verdiği bir dünyada, kimilerinin yaptıkları o kadar hızlı biçimde yayılıyor ki, silmek ve gözden kaçırmak çabası ne kadar yoğunlaşırsa yoğunlaşsın, herşey akıllarda paslı bir çivi gibi durmaya devam ediyor...

Memleketin en çok televizyoncuları tartışılıyor bugünlerde...

Boşandığı eşinin, "bana şiddet uyguladı, tehdit etti" şeklindeki dehşet verici açıklamalarına hedef olan spikeri mi dersiniz, yoksa sözde "terör örgütü propagandası"na karşı çıkarken, geçmişte PKK ve FETÖ gibi iki terör örgütünün liderine Twitter üzerinden övgü yağdırdığı ortaya çıkan ikiyüzlü televizyon yöneticisini mi?..

Ya da AKP ile cemaat arasındaki savaş kızışırken aniden yurtdışına uçarak YouTube üzerinden ahkam kesen bir eski televizyoncunun kadınları aşağılamasından mı söz etsek?..

Velhasıl bilişimin gücü hiçbir şeyi mazide bırakmıyor...

O zaman ne olacakmış; ikiyüzlülüğün yanı sıra, her dönemin adamı olmakla da tanınan şovmen zatların, günümüzdeki atraksiyonlarına çok dikkat etmesi gerekiyormuş!!!

Diploma sahte mi, gerçek mi?..

Dünle bugün arasında, insanın bizzat kendi ayağına kurşun sıktığını da kanıtlayan vakaların tartışılması üzerinden meseleye devam edelim;

Baksanıza; televizyoncuların gerçek yüzünü ortaya çıkartan olaylardan daha vahimini yine internetin gücü deşifre etti...

Evet, yine "sahte diploma" meselesi çok tartışılıyor Türkiye'de...

Unutmayınız ki; 25 yıl öğretmenlik yaparken (yılın öğretmeni bile seçilen) ancak diplomasının sahte olduğu ortaya çıkan kadınlar gazetelere manşet oldu bu ülkede...

Ve henüz Erdoğan'ın diploması üzerindeki tartışmalar bitmezken, bir başka diploma vakası daha gündeme geldi ki, vahametten de öte bir meseledir bu!..

İşte bu meselenin perde gerisini de, tıpkı televizyonlarda şov yaparken gerçek yüzleri ortaya çıkan zavallılarda olduğu gibi, bilişimin arşiv gücü bir çırpıda deşifre etti...

AKP hükümeti, eski güreşçi Hamza Yerlikaya'yı milletvekili yapmıştı...

O da yetmedi, son dönemde, önce bakan yardımcısı, ardından da cumhurbaşkanı başdanışmanlığına getirildi o güreşçi...

Eğitim ve liyakatın ne yazık ki kadrolaşmada çöpe atıldığı bir dönemde, o eski güreşçi (ne ilgisi varsa) Vakıfbank gibi bir devlet bankasının yönetim kuruluna atanınca, ortalık ayağa kalktı...

Bırakın bankacılıkla, iş dünyası ve ekonomiyle ilgisini, lise diplomasıyla ilgili şaibeler gündemin ortasına adeta bomba gibi düştü ki, bir başka ülkede olsa, tarihin en büyük skandallarından biri olurdu...

 

hamzau.jpg

Bankacılıkla hiçbir ilgisi olmamasına rağmen Vakıfbank gibi bir kuruluşun yönetimine atanan Yerlikaya'nın, lise diplomasının "sahte" olduğu ve bu diplomayla Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'na kayıt yaptırdığı iddiaları ortaya atılınca, herkes mantıklı ve gerçekçi bir açıklama bekledi...

Yerlikaya'nın "sahte diploma" konusunda yargılandığına ilişkin 9 yıl önceki haberler internet üzerinden deşifre olunca gündem sarsıldı ama eski güreşçi de, ona dördüncü maaşı layık görenler de susmayı tercih etti!!!

Gerçeği açıklamak yerine, adeta tartışma minderinden kaçan güreşçiyle ilgili acilen diploma soruşturması açılması beklenirken, bu vahim atamayı yapan AKP'liler yandaşlarını savunayım derken, baltayı taşa vurdular...

Örneğin; AKP Milletvekili Tamer Dağlı, "Hamza Yerlikaya gibi bu vatanı seven bütün sporcularımıza ne yapsak azdır" demekle yetinmemiş, "Eğer Hamza'dan rahatsız oluyorsanız vatan sevginizden şüphe etmeniz lazım" gibi utanç verici bir açıklama da yapmış...

CHP ve İYİ Parti göreve...

Tamer Dağlı gibiler milletin vatan sevgisinden şüphe edeceklerine yanıt versinler bakalım;

9 yıl önceki gazete haberlerinde ortaokul mezunu olduğu belirtilen Yerlikaya'nın "sahte lise diploması nedeniyle yargılandığı" haberi yalan mı?..

"Lise diplomasını tanımadığım birinden aldım" şeklindeki ifadesinin mahkeme dosyalarına yansıması asılsız mı?..

Yerlikaya'nın sahte diplomayla üniversiteye kayıt olduğu iftira mı?..

YÖK, İçişleri, Adalet ve Milli Eğitim bakanlıkları sahte  diploma haberleriyle ilgili bir araştırma yaptılar mı, 9 yıl önceki "evrakta sahtecilik" yargılamasının sonucunu araştırdılar mı?....

Tamer Dağlı gibiler şunu da iyi bilmeliler;

Kamuoyunda kuşkulara yol açan bir olayın tartışılması vatanı sevmekle- sevmemekle eleştirilemez...

Vatanını asıl sevenler vahim kuşkuları dağıtmaya çalışanlardır...

Yerlikaya'yı dayanaksız, komik ve saldırgan sözlerle savunmaya kalkanlar, bu vatanı gerçekten seviyorlarsa, diploma üzerindeki karanlığı bir an önce dağıtmalılar...

Aksine, Tamer Dağlı'nın açıklamaları, şaibeli konularla devleti tuş etmekle suçlananların üzerindeki kuşkuları örtbas etmek olur ki, yazının başından itibaren dikkat çektiğimiz bilişimin gücü ve arşiv bu tür perdeleme faaliyetlerine kesinlikle izin vermez...

AKP'liler, Hamza Yerlikaya'yı milleti suçlayarak aklamaya çalışacaklarına, hangi lisede okuduğunu, lise notlarını ve lise arkadaşlarını bir an önce ortaya çıkarsınlar...

Çünkü bu olay sadece AKP'nin liyakatı ve eğitimi yerle bir eden icraatları üzerinde kara bir leke olarak kalmaz, sahte diploma peşindekileri de cesaretlendirir ki, devletin çivisi işte o zaman tamamen çıkar...

Peki; CHP ve İYİ Partililer soru önergesi vermek ve bu olayın üzerine gitmek için ne bekliyorlar acaba?.. Atatürk'ün, "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim" şeklindeki sözlerinin spor salonlarından indirilmesini mi?..