Alevi-Bektaşilerin "Serçeşmesi" Hacı Bektaş Veli'nin ilk halifelerinden sayılan… Adına faaliyet gösteren dergâhı;
Kuvayı Milliye'deki en kritik rollerden birini üstlenerek, "mezarların arasında kazılan tünellere sakladığı silahları, günü geldiğinde işgalci İngilizlere karşı kullanılmak üzere Atatürk'e teslim eden"…
Emsallerinden farklı olarak, 1925'te tekke ve zaviyelerin kapatılması kararına rağmen fiilen kapatılmamış, kapatılmadığı halde anahtarlarını TBMM'ye gönüllü olarak ve bizzat teslim eden, "laik Cumhuriyet"e bu denli güven ve sadakat duyan…
Bugün bile gittiğinizde her köşesi Türklük, Atatürk, Cumhuriyet kokan…
Erikli Baba ile…
Türklüğe de, Atatürk'e de, Cumhuriyet'e düşman olan…
Atatürk hakkında idam fetvası çıkaran Mustafa Sabri'nin kanatları altında palazlanan…
Cumhuriyet'i yerle yeksan etmek üzere İngilizlerle iş birliği yapan…
Sorgusunda "Cumhuriyetin sadece ahlaksızlık getirdiğini" söyleyen Erzurum Milletvekili Ziyaeddin Efendi'den etkilenerek isyan ettiğini söyleyen…
Şeyh Sait…
Aynı dalın gülü olabilir mi?
***
AK Parti MYK listesinin "sor" dediği temel soru bu!
***
Abdurrahman Kurt, AK Parti'nin eski milletvekillerinden; Burhan Kayatürk öyle. Abdürrahim Fırat, milletvekili adayı. Kasım Gülpınar milletvekili. 
Günlerdir mercek tutulan bu isimlerin, bireysel ayrılıkları küskünlükleri vs. dışında, "misyon"ları doğrultusunda, AK Parti MYK'sına girmiş olmalarının nesi "haber" ki!
AK Parti kurulduğu günden itibaren ne zaman terk etti bu çizgiyi?
 "Kürdistan" demekten, "ademi merkeziyet"ten hatta Öcalan'la ittifaktan ne zaman vazgeçti?
MHP'yle müttefik olarak girdiği son yerel seçimde bile "Öcalan'ın mektubuyla" seslenmedi mi AK Parti, HDP seçmenine!
***
Listenin -temsil ettiği değerler açısından- "mercek tutulmaya değer" tek ismi var;
Metin Tarhan.
2010 yılında, Atatürk ve Aleviler yazı dizisini hazırlarken bir röportaj yapmıştım kendisiyle -merak edenler ayrıntılı halini Son Celali kitabımdan okuyabilir- ; Erikli Baba Kültür Derneği Başkanı ve Alevi Dernekleri Federasyonu Sözcüsü olan Tarhan, AK Parti'nin, bugüne kadar dümenini gerçek/samimi anlamda bir kere bile kırmadığı bir "yol"un, ete kemiğe bürünmüş hali gibiydi.
Hem Türklük, hem Atatürk, hem de Cumhuriyet ve değerleriyle ilgili duruşu çok netti.
"Türklüğün unutturularak, yerine bir Osmanlı kimliği inşa ediliyor olmasına" son derece tepkiliydi.
"Ben bazen uca da kaçarak 'Alevi muhalefet olmamış olsaydı cumhuriyetin kazanılması çok rahat olmayabilirdi' diye düşünüyorum. Atatürk'le birlikte Aleviler tüm güçleriyle vatan müdafaasına yönelmişler. Bu anlamda Atatürk çok önemli Aleviler için. Alevilerin mitolojisinde, inancında, düşüncesinde bir 'mehdi' kavramı vardır. Kurtarıcı olarak algılanır. Atatürk'ü mehdi olarak algıladıkları da oluyor. Çok önemsenir, kutsaldır. Hz. Ali, Hacı Bektaş gibi önderlerle de özdeşleştirilebilecek kadar önemsenir" demişti.
O günlerde iktidara yakın gazetelerde iki koldan saldırı vardı Alevilere;
BİR: Toplumsal algıda PKK'ya iliştirilmeye çalışılıyorlardı
İKİ: Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay üzerinden "Ergenekon" yaftalı kumpasa dahil ediliyorlardı… Haysiyet cellatlığı, bazı Alevi subayların intiharına yol açacak boyuttaydı.
Tarhan tezgahı gören ve tuzağa düşmeyenlerdendi. "Saldırılar Alevilere değil, Alevilerin kaynak oluşturduğu değerlere yöneliktir diye düşünüyorum. Ben bütün bunları Cumhuriyetin sorgulanması, Atatürkçülüğün sorgulanması, ulus-devletin sorgulanmasıyla ilgili beklentileri olan kesimlerin savaşı gibi değerlendiriyorum" diye ifade etmişti düşüncelerini.
***
Belki hepsinden önemlisi, Tarhan, "Alevileri, kendi siyasi talepleri doğrultusunda tanımlamak yahut kullanmak isteyen çevreler"e karşı uyanık biriydi.
Farkındalığı bu kadar yüksek olan biri, "Alevileri zayıf düşürmek, Cumhuriyeti zayıf düşürmek demek. Alevilerin vazgeçilmezleri var, esnek olamayacakları yerler var. Onlar için Cumhuriyet var, Atatürk var, ülke var, vatan var" diyen biri, "Şeyh Sait'in torunu"yla, daha doğrusu "Şeyh Sait'in, dedesinin yaptıklarından hiçbir rahatsızlık duymayan, kendisini ideolojik olarak ondan ayrıştırma ihtiyacı duymayan torunu"yla omuz omuza verir mi!
***
Tarhan, MYK üyeliği teklif edilirken yahut kendisi buna aday olurken, PKK'lıların avukatlığını yapan Abdürrahim Fırat'la, Barzani'yi "Kürdistan'ın Başkanı" diye takdir eden Burhan Kayatürk'le, "ABD ile cemaatle birlikte askerî vesayeti bitirdik" diyen Abdurrahman Kurt'la "birlikte" siyaset yapacağını, misyonunun neleri meşrulaştırmakta kullanılacağını biliyor muydu acaba?
Reha Çamuroğlu fiyaskosu da mı ders olmadı!