Çok Değerli Bafralı Kardeşlerim;

Kuşkusuz, içinde yaşadığımız toplum ailelerden meydana gelir. Aile, toplumun en küçük yapı taşıdır. Böyle olmakla beraber, o topluma insan kaynağı sunar. Ailenin kurulmasına sebep olan en önemli etken çocuklardır. Ağaç dikenin meyve umduğu gibi yuva kuran da elbette çocuk umar.

Çocuklar, aileye neşe ve huzur katarlar. Anne babanın geleceğe dair en büyük ümitleri çocuklardır. Bu sebeple ailenin en önemli bireyi çocuklardır. Hatta ailenin öznesidir desek abartmış olmayız.

Allah Teâlâ, “Mal ve evlatlar dünya hayatının süsleridir.” (Kehf Sûresi, 46.ayet) ayetiyle evlatların dünyanın süsü olduğuna işaret ederken, bir başka ayetiyle; ᅠ”Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir imtihandır.” Buyurmak suretiyle yavrularımızın bizler için imtihan vesilesi olduğunu haber verir. Allah Teâlâ bizlere bu iki gerçeği bildirdikten sonra; “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” Ayetiyle hem onları, hem kendimizi ateşe düşmeme noktasında uyarmaktadır.

Çok değerli kardeşlerim;

Yavrularımıza karşı en büyük sorumluluğumuz, barınma, beslenme ve giyinme gibi fiziksel ihtiyaçlarının temin edilmesi iken bundan daha önemlisi çocuklarımızın manevi ve ruhsal ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.

İnsan, ruh ve bedenden meydana gelmiştir. Biyolojik olarak hayvanlar sınıfında olan insanın, ruh ve maneviyat kazanması ona insani değerler yükler. Zaten insanı diğer varlıklardan üstün kılan en önemli özelliği budur. (Tîn Sûresi, 4.ayet, Mü’minûn Sûresi, 14. Ayet)

Yeryüzünde rızık temin etme gayesi herkes için doğaldır. Anne babalar olarak aile ve çocuklarımız için çırpınır, onlar için her türlü fedakârlığa katlanırız. Bizler, helal rızkımızın peşinde koşmak için gün doğmadan kalkarken, onların üşümemesi, uykularını tam almaları gibi bize göre son derece makul görünen sebeplerle yavrularımızı ateş çukuruna doğru hazırladığımızın farkında bile olamıyoruz. Çok değerli kardeşlerim şu ayete samimi kulak verelim;

وَأْمُرْ اَهْلَكَ بِالصَّلٰوةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَاۜ لَا نَسْـَٔلُكَ رِزْقاًۜ نَحْنُ نَرْزُقُكَۜ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوٰى

"Aile fertlerine namazı emret, kendin de bunda kararlı ol. Senden rızık istemiyoruz; asıl biz seni rızıklandırıyoruz. Mutlu gelecek, günahlardan sakınanların olacaktır."  (Tâhâ; 132)

Elbette ki hepimiz mutlu gelecek için çalışırız. Yüce Rabbimiz bunun yolunu bize göstermiş. Bizim ve yavrularımızın rızkının kefili kendisi olurken, onları namaz konusunda terbiye edilmesini bizlere görev olarak vermektedir. Anne babalar olarak iyi bir gelecek için her türlü fedakârlığa katlanırken, yavrularımızın manevi eğitimini göz ardı edebiliyoruz. Allah Teâlâ yukarıdaki ayetiyle bizleri bu yönde uyarırken, Allah Rasûlü (s.a.v.);  "Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir miras bırakmış olamaz." (Tirmizî, Birr, 33.) Hadisiyle aynı konuya dikkat çekmektedir.

Çok Değerli Bafralı Kardeşlerim;

Allah’a ve Peygamberine inanmış Müslümanlar olarak bizler doğumdan ölüme giden şu dünya yolculuğumuzda, sorumluluğumuz altında olan ailemizi, Allah Teâlâl’nın lütfettiği evlatlarımızı, O’nun gösterdiği yolda sağ salim götürebilirsek işte o zaman vazifemizi güzel yapmış olmanın mutluluğunu yaşayacağız. İzninizle, bir ayetin mealini paylaşmak suretiyle makaleme son vermek istiyorum:

 “O güzel son, babalarından, eşlerinden ve çocuklarından lâyık olanlarla birlikte girecekleri adn cennetleridir. Melekler de "Sabretmenize karşılık elde ettiğiniz esenlik daim olsun! Dünya yurdunun ardından ulaştığınız sonuç ne güzel oldu!" diyerek her kapıdan onların yanına girerler. (Ra'd Sûresi,  23-24) 

Rabbim ailecek sevdiklerimizle cennette de birlikte olmayı nasip etsin. Selam ve dua ile…

                                                                                                                         Bekir ERAVCI

                                                                                                                           Cezaevi Vaizi