Sonbahar mevsimine girdiğimiz bu aylarda havaların soğumasıyla beraber insanlar açık alanlardan, parklardan, bahçelerden, teraslardan yavaş yavaş kapalı olan yerlere geçmeye başladı. Kapalı alanlarda bir araya gelmek ise yeni koronavirüs, soğuk algınlığı, grip gibi damlacık yoluyla bulaşan hastalıkların kolayca bulaşmasını sağlayarak daha da artmasına yol açıyor. Bunun üzerine bir de havaların soğuması sebebiyle olan üşütmeleri de katarsak bu hastalıklar açısından oldukça riskli bir mevsime girdiğimizi söyleyebiliriz.

Grip ve nezlenin farkı

Grip ve nezle yani basit soğuk algınlığı birbirinden farklı hastalıklar olmasına rağmen çok karışır. Nezlenin en sık görülen belirtileri arasında hapşırma, burun akıntısı beraberine burun tıkanıklığı, gözlerde kızarma, sulanma ve yanma bazen yüz ve alın bölgesinde dolgunluk hissi, baş ağrısı, boğaz ağrısı ve boğazda gıcık hissi, öksürük, koku ve tat duyularında azalma sayılabilir. Yaklaşık bir hafta sürer. Genellikle ateş olmaz ve hastalık hafif bir şekilde ayakta geçirilebilir. Grip ise sıklıkla ani olarak 39°’ye varan ateş, şiddetli eklem ve kas ağrıları, bitkinlik, halsizlik, titreme, baş ve tüm vücut ağrıları, kuru öksürük ile beraber yatağa düşüren nezleye göre daha ağır seyir gösteren bir hastalıktır. 

Sebepleri aynı değil

Nezle, koronavirüsler, rinovirüsler ve RSV gibi virüslerin yol açtığı bir hastalıktır. Grip ise influenza adı verilen virüsün yaptığı bir hastalıktır. Bu virüsün A, B ve C olmak üzere üç tipi vardır. İnsanlarda grip hastalığına en sık neden olan influenza A virüsüdür. İnfluenza B ve C virüsü sadece insanlarda hastalık yaparken, influenza A virüsünün konak yelpazesi çok daha geniştir. İnsanların dışında örneğin kuşlarda, domuzlarda da hastalık yapar ve insanlara da bulaşır. Bu yüzden kuş gribi, domuz gribi gibi isimlerle anılmıştır. Influenza A virüsü, taşıdığı Hemaglutinin ve Neuroaminidase yüzey antijenlerinin farklı kombinasyonlarında farklı alt tiplere ayrılır. Bu nedenle bu antijenlerin baş harflerini içeren H ve N harflerinden oluşmuş farklı isimlerle anılır. Tarihe geçen büyük salgınlara yol açan grip virüsü bu gruptur. Örneğin 1918-1920 yılları arasında görülen İspanyol gribi influenza A grubundan H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türünün yol açtığı bir salgındır.

Korunma yolları

Gripten korunmak öncelikle bulaşmasını önlemekle başlar. Bağışıklığımızı yüksek tutmak da ayrıca  önemlidir. Bunun için vitamin, mineralden zengin doğru beslenmek uykumuza dikkat etmek gerekir. Hapşırma, öksürük ve konuşma sonrasında damlacıklar etrafa yayılıp havada asılı kalır ve en çok 30 cm ile 2 metrelik bir alan da bulaşıcılık etkisini gösterir.  Özellikle kapalı alanlar,  toplu taşıtlar, asansör, sinema, tiyatro, konser salonları, restoranlar bulaşmayı daha da kolaylaştırır. Gripten korunmanın bir yolu da grip aşısıdır. Grip mikrobunun her sene mutasyon geçirmesi sebebiyle tam koruyuculuğu yoktur. Bir önceki grip sezonunda dolaşan virüs türü esas alınarak hazırlanır.

Yani aslında yeni koronavirüsten korunmak için yaptığımız gibi maske mesafe ve temizlik şartlarına tam olarak uyarsak gripten aşıya göre çok daha etkili şekilde korunmamız da mümkün olacaktır.

Gribe ait komplikasyonlar

Grip, uzun sürer ve tekrarlarsa sinüzit ya da orta kulak iltihabına yol açabilir. Böylece tekrarlayan grip infeksiyonlarıyla da olay kronik bir hal alıp kronik sinüzit ve ya kronik orta kulak iltihabı olarak ortaya çıkabilir. Bu hastalıkların hayatı tehdit eden bir tarafı yoktur, sadece yaşam kalitesini etkileyebilir. Gribe ait daha ciddi komplikasyonlar kalp kası ve kalp zarının etkilendiği miyokardit dediğimiz kalp kasının virüsle olan infeksiyonu ya da perikardit dediğimiz kalp zarında sıvı birikimi ile seyreden hastalıklardır.

Zatürre

Gribin önemli bir komplikasyonu da zatürredir. Gribe bağlı zatürre iki şekilde olur:

Birincisi virüsün kendisine bağlı olarak oluşur. Virüs vücuda girip çoğalmaya başladıktan sonra bağışıklık sistemi de karşı tepki vermeye başlar. Virüsün bulunduğu dokulara gelen beyaz kan hücreleri, antikorlar ve yangısal moleküller virüsle savaşmaya başlar. Bu esnada bağışıklık sisteminin asker hücreleri virüsün yerleştiği yeri harap ederek tehlikeyi ortadan kaldırmaya çalışır. Bu süreç çoğu zaman başarılı olsa da bazen bağışıklık sisteminin tepkisi aşırı olduğu için akciğerlerde çok fazla doku harap olur. Bunun sonucunda ciddi solunum problemleri ortaya çıkar. Olay virüsün yaptığı infeksiyon olmaktan çıkmış bağışıklık sisteminin mikrobu öldüreyim derken kendi sağlam hücrelerini de yok etmesi ile kendi kendine verdiği zarar haline gelmiştir.

Diğer zatürre sebebi ise bağışıklık sisteminin grip virüsüyle savaşırken zayıflamasından yararlanan bakteri mikrobunun yol açtığı enfeksiyondur. Burada da olay virüsün yaptığı infeksiyon olmaktan çıkmış fırsattan istifade eden bakterilerin yerleşmesiyle oluşan bakteriyel enfeksiyona dönmüştür. Vücut direncinin iyice zayıfladığı zamanda ortaya çıkan bu hastalık benzer şekilde tehlikeli bir hal alabilir.