Gökyüzünde hârika bir hilâl…

Geniş balkonuma minder atıp,sırt üstü yatıp, gökyüzünü seyrediyorum. semâ ışıl ışıl …âdeta renk cümbüşü…siyahın ve sarının en güzel, en sıcak tonları…  ve bir çizgi halinde  geceyi en gizemli yerlerinden öperek,yanıp sönerek ilerleyen ışık huzmesi,uçaklar…

Hayat, ışık şehrâyini gibi akıyor gök kubbede …seyrederken bu gizemli dünyayı zamanın nasıl aktığını fark edemiyor bile insan…ve vuslat;her gün hiç aksamadan yaşanan sevgililerin buluşması….gün hafif hafif geceyi en kuzgunî yanından sarıyor…ve gece hafif dönüyor yüzünü yeni güne gülümseyerek…öyle güzel bir âhenk içinde eriyor ki gece…

müthiş bir huzur,güven  ve teslimiyet içerisinde..gecenin, tatlı meltemin etkisiyle titrerken bedeni,havada âdeta tebessümler uçuşuyor,yıllardır ayrı kalmış iki sevgilinin sarılışındaki mesafe tanımaz ,bir birindeki eriyiş gibi, sanki saçlarındaki terleri bırakarak şebnemlere, eriyip tüketerek kendini bırakıyor  sabahın,sevgilisinin kollarına…inanılmaz bir vuslat ve inanılmaz bir doğum:tepelerin arasında gül gülücüklerle,ağlamadan doğan “ şafak”…bütün renklerin karışık bir sunumu ve yep yeni bir hayat…gülümsüyor…içimizin taaa derinlerine nüfuz ederek kederleri,üzüntüleri derin bir nefesle bırakarak “her şeye rağmen “hayatın güzelliğini müjdeliyor…gibi.. şu an seni istiyorum..

yanan bir temmuz  var bedenimde