Şafağa yenik düşen yeni bir güne “merhaba” derken,içime işleyen terim sırtımdan yol bularak mâhrem yerime doğru kayıyordu.Gözaltı torbalarımın ağırlığında sallana sallana lavaboya geçip,dondurucu suyla yüzüme işkence yaparak geri döndüm.Açık penceremden başımı şöyle bir dışarı uzatıp,bir göğe,sonra sokağa gezdirdim gözümü.Bir anda tebessüm yayıldı yüzümde: pırıl pırıl,mavi ötesi bir gökyüzü ve hava…Derinnn nefes çekişleri sonrası çekip kafamı içeri,gardırobuma doğru hızla adımlarla yollandım.

Dışardayım.Sıcacık bir mevsim yuvarlanıyor ayaklarımın altında.Cıvıl cıvıl renkler cümbüşü âdeta cadde.Gülüşen kızlar-erkekler,gelip geçen,yürürken aklı başka âlemde insanlar,başıboş sokak köpekleri,seyyar satıcıların sesleri,araba kornaları,annesinin eteğine asılan bir kız çocuğu…Hayat akıyor caddede.Ve ben iki gözüm iki kayıt cihazı gibi hayatın atar damarlarını kaydediyorum beynime.