AK Parti Genel Başkanı, partisinin dünkü grup toplantısında yine çok sertti. Özellikle, ekonomiyle ilgili eleştirilere cevap verirken tepkisinin tonunu iyice yükseltti. Kendilerinden önceki ekonomi yönetimine yüklendi; yaşanmış, yaşanmakta olan ve dahi yaşanabilecek bütün sorunların sorumluluğunu onlara yükledi.
Sonra da "Ce-Ha-Pe zihniyeti"ne dönüp dedi ki;
- Sizden devraldık!
***
Sanıyorum birçok insan, bu iddiaya aynı soruyla mukabele etti:
Kimden devraldınız kimden?
***
AK Parti, iktidara geldiğinde DSP, MHP, ANAP koalisyonu yönetmiyor muydu ülkeyi?
Bu üç siyasi partinin iradesi, onayı dışında yürüyen bir "paralel ekonomi yönetimi" mi vardı yani?
DSP, MHP, ANAP ortaklığında kurulan 57. Hükümet'in ekonomi (ve bağlı alanlardaki) kurmayları;
-  Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanları, Hikmet Uluğbay ve Recep Önal, DSP'li,
-  Maliye Bakanı Sümer Oral, ANAP'lı (daha sonra MHP'den de milletvekili seçildi),
-  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları, Cumhur Ersümer ve Zeki Çakan, ANAP'lıydı.
-  Sanayi ve Ticaret Bakanı, Ahmet Kenan Tanrıkulu, MHP'li,
-  Ulaştırma Bakanları Enis Öksüz ve Oktay Vural, MHP'li,
-  Özelleştirmelerden Sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova, ANAP'lı,
Değil miydi?
CHP, nereden çıktı?
***
Efendim?
Kemal Derviş mi?
İyi de Derviş, "Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı" yapıldığında CHP Milletvekili miydi?
CHP üyesi miydi?
Onu bu göreve CHP mi davet etti?
Derviş, Ecevit'in daveti ve ANAP ile -zorlu bir ikna sürecinden sonra da olsa- MHP'nin rızalarıyla ekonominin başına getirilmemiş miydi?
***
Efendim?
AK Parti Genel Başkanı'nın, "Hazine'de çantacı gibi dolaşırdı" dediği, dönemin Hazine Müsteşarı, şimdinin CHP Sözcüsü Faik Öztrak mı?
O günde mi CHP Sözcüsü'ydü sanki?
O günde mi CHP Milletvekiliydi?
Öztrak da bu göreve DSP'nin isteği ve MHP ile ANAP'ın "koalisyon adabı gereğince" imzaladıkları üçlü kararnameyle getirilmedi mi?
***
AK Parti Genel Başkanı'nın, "kendilerinden önceki iktidarı" son derece ağır bir dille suçlarken, o gün, o iktidarın üç ortağından biri olan ve bugün Cumhur İttifakı dahilinde müttefik olduğu MHP'yi kızdırmak istememesi anlaşılır bir hâl.
Velakin, sırf bu nedenle, 2003 yılında hükümet olmuş bir partinin, ekonomi yönetimini en son "90'lar"da iktidar/hükümet ortağı olan CHP'den devraldığını söylemesi olacak iş mi?
Bu nevi siyasi çarpıtmalara, yönlendirmelere "Milletin aklıyla/zekasıyla/algısıyla alay etmeme" kriteri getirmenin vakti gelmedi mi?
Kaldı ki, bir devri Öztrak'ı işaretleyerek -amiyane tabirle- gömmek, o devrin siyasi sorumluluğunun aslen kimlerin üzerinde olduğu gerçeğini değiştirir mi?
AK Parti Genel Başkanı, Öztrak'ı günah keçisi ilan etti diye, MHP, iktidar ortağı olduğu döneme dair yapılan onca eleştirinin birinden bile rahatsızlık duymayacak mı yani?
Bu sözüm ona karartma, AK Parti'den MHP'ye "jest" midir yoksa "samimiyetsizlik" alameti mi?

 

"Hata" değil taammüden düşmanlık

Dışişleri Bakanlığı, Barzani yönetiminin, Papa Francesco'nun Irak ziyareti onuruna bastıracağı hatıra pullarının üzerinde yer alan ve Türkiye Cumhuriyeti topraklarının da bir bölümünü kapsayan sözde Kürdistan haritasını, sanki ilk defa, yanlışlıkla yapılmış gibi "vahim bir hata" olarak tanımladı ve "IKBY makamlarından bu vahim hatanın derhal düzeltilmesine yönelik gerekli açıklamanın bir an önce ve net bir şekilde yapılmasını bekliyoruz" dedi.
O harita, belki pullarda değil ama 100 yıldır İngiltere'nin masasında vardı. ABD'nin masasında vardı. Rusya'nın masasında vardı.
Barzani'nin televizyon kanallarında vardı. Afişlerinde vardı. Kitaplarında vardı.
Dolayısıyla biz açıklamayı IKBY makamlarından değil Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenlerden bekliyoruz:
Bu "hata" değil taammüden yapılan düşmanlığa rağmen, hemen her demeçlerinde üstüne basa basa "Birleşik Kürdistan" dediklerini bile bile, neden Barzanileri Türkiye'de ve "gurur duyarak" ağırlamaktan vazgeçmediğiniz, neden bir gün Türk topraklarına dikmeyi arzuladıkları paçavralarını "devlet protokolünde" dalgalandırdığınızla ilgili gerekli açıklamayı bir an önce ve net bir şekilde yapmanızı bekliyoruz!