Peki, ibadet ederken edinmemiz gereken prensipler nelerdir? Biraz da bunların üzerinde düşünelim:

 

İbadet sırf Allah için, Allah’ın rızasını kazanmak ve sadece 0’na has kılarak yapılmalıdır.

 

Kişinin dünya ve ahiretine faydası olmayan sufli duygu, düşünce ve eylemlerden arınarak yapılmalıdır.

 

Gönüller için üstün bir haz, bir zevk ve bir nimet, ruhlar için de bir vuslat olan mutluluğa/tastamam bir huzur haline erişmek arzusuyla yapılmalıdır. ‘’Benim mutluluğum namazdır’’ diyen Hz.Peygamber (s.a.v.)’in mefkuresinde ibadetin mühim bir yeri vardır.

 

İbadetlere has hükümleri, tabiatları itibarıyla değişmeye açık olmadıkları için öteden beri genel kabul gören ibadet uygulamalarını değiştirmeden yapmak gerekir.

 

İbadet-i mersumede (namaz, oruç, zekat, hac, kurban) şekil şartlarına eksiksiz riayet ederken beraberinde kişisel (irade terbiyesi) ve sosyal (yardımlaşma ve dayanışma) fonksiyonlarına özen göstermek icap eder.

 

İslam’ın insana kazandırmak istediği yüksek ahlaki olgunluğu, iyiliği emredip kötülükten sakındırma görevini, insanlığın hayrı ve ıslahına yönelik evrensel hedefleri gerçekleştirmek için ibadetlerin olmazsa olmaz bir güç ve motivasyon kaynağı olduğu bilinci her daim canlı tutulmalıdır.

 

İbadetler Kur’an-ı Kerim’deki deyimiyle haşyet, yani Allah’a derin saygı ve sevgiye dayalı korkuyla yapılmalıdır.

 

Yine ibadetler ‘’beyne’l-havf ve’r-recâ’’olarak bilinen, ümit ve korku arasında bir bilinç halinde eda edilmelidir. Yüce Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmeden, kurtuluş konusunda kesin bir kabule ve kibre kapılmadan; vakar ve itimatla eda edilmelidir.

 

İbadet ederken riya ve gösterişten kaçınmalı; ibadetler üzerinden toplumda güç ve itibar kazanma kaygısından kurtulup dış dünyanın gerçekliğinden sıyrılarak iç dünyanın deruni etkisine adapte olunmalıdır.

 

Yüce Allah’a olan kulluğumuzu en güzel şekilde yerine getirebilmek adına ibadetler konusunda bilgi ve kültürümüzü geliştirmek için fıkıh ve ilmihal bilgilerimizi artırma yönünde gayret sarf etmeliyiz. Öncelikle Kur’an-ı Kerim okumayı –eğer bilmiyor isek- öğrenmeli, -biliyorsak- tecvid kurallarına uygun şekilde okumak için çabalamalıyız. Tabii ki mealiyle beraber. Hz.Peygamber’in ibadetler konusunda beyan ettiği ilkeleri, hadis-i şerifleri okuyarak öğrenmeliyiz.

 

Özellikle toplu ibadet yapılan mekanlarda (cami ve mescit) kamu ve çevre duyarlılığına sahip olmalıyız. Kurallara, kamu adabına uymalı; Müslümana yakışır erdemleri kulluk” şiarıyla sergilemeliyiz.

 

Allah (c.c.) ibadetlerimizi, salih amellerimizi ve niyetlerimizi kabul eylesin.

 

‘’Elbette işin sonu senin için öncesinden daha hayırlı olacaktır.’’ Duha 93/4