Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın, Prag'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmesinde "1915 olaylarını gündeme getirmemesi" memnuniyetle karşılanmış.

Neden?

Paşinyan "dile getirmedi" diye, Ağrı Dağı, Ermenistan'ın devlet armasından çıkmış mı oldu?

Ermenistan'ın bayrağından çıkmış mı oldu?

Ermenistan Özgürlük Bildirgesi'nde, Doğu Anadolu'nun, "Batı Ermenistan" olarak anıldığı bölümler silinmiş mi oldu?

Ermenistan Anayasası'ndaki, Türkiye'nin bir bölümünün açıkça "Ermenistan"a dahil kabul edildiği ifadeler geri alınmış mı oldu?

Ermenistan, bütün "resmî" belge ve sembollerinde, Türkiye için "bölücü tehdit" olduğunu pervasızca ilan ediyorken; başındaki kişilerin de ayrıca "tarihî iftiraları" tekrar edip etmiyor oluşu nasıl bir "memnuniyet" sebebi olabilir ki?

*

Ermenistan;

Önce bir Anayasasını değiştirsin…

Bayrağını değiştirsin…

Armasını değiştirsin…

Özgürlük Bildirgesini güncellesin…

Türkiye'de gözü olmadığını resmî olarak bir belgelesin de sonra memnun olalım müsaadenizle.

*

"Türk bayrağı"nın değişmesini bir kalemde teklif edenler, kendi devletlerine üç günde Anayasa taslağı hazırlayanlar için bunları tartışmaya açmak çok da zor değildir herhalde!

/////////////////////

SORU-YORUM

Cumhuriyet'in 100. yılında, Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimine giderken, en temel hak ve özgürlüklerimizi savunabileceğimiz bütün mecralar birer birer devre dışı bırakılırken, Türk tarihinin en büyük sistem kırılmalarının birinin eşiğinde, çocuklarımızı kendi doğup büyüdüğümüz ülkeyle hiçbir alakası bulunmayan, bize, kültürel, genetik, sosyal, tarihî kodlarımıza alabildiğine "yabancı" bir iklimde büyütmek tehdidi altındayken, bu sürüklenmenin önünde "set" olma iddiasındaki siyasilerin "oy kaygısına sahip olmamak" gibi bir lüksü olabilir mi?

ŞİDDETE KARŞI KONUŞA KONUŞA

Memlekette dertler derya olmuş; deryaya salınan ağa takılan en büyük balıklardan biri de ve ne yazık ki şiddet.

Hayatın her alanında, herkesten ve herkese karşı ve yine ne yazık ki artık kanıksanan bir şiddet belasıyla karşı karşıyayız; hanidir.

Erkekten kadına… Kadından kadına… Kadından erkeğe… Anne-babadan çocuğa… Çocuktan anne-babaya… Çocuktan çocuğa… Öğretmenden öğrenciye… Öğrenciden öğretmene… Hastadan doktora, hemşireye… Polisten vatandaşa… Sokaktan polise… İnsandan hayvana… Ekrandan insana…

Evde, okulda, iş yerinde, sokakta, yatakta, parkta, ekranda, köyde, şehirde, gecekonduda, plazada, karakolda, hastanede, üniversitede, anaokulunda…

*

Tam da bu ortamda…

Bu hafta sonunda…

Millî Düşünce Merkezi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle "Türkiye'de Şiddet ve Çözüm Yolları Sempozyumu" düzenleniyor Ankara'da.

*

Açılışı Mansur Yavaş tarafından yapılacak ve Keçiören'de, Kuşcağız Aile Yaşam Merkezi'nde, üç ayrı salonda, eş zamanlı oturumlarla, iki gün boyunca devam edecek sempozyumda şiddete dair açılabilecek hemen her başlık açılmış.

Burçin Öner başkanlığındaki oturumda "Aile içi Şiddet", İkbal Vurucu başkanlığındaki oturumda "Terör ve Şiddet", Şadiye Okur başkanlığında "Hukuk ve Şiddet", Ülker İmge Koca başkanlığında "Mobbing", Selim Babaoğlu başkanlığında "Kültür ve Eğitimde Şiddet", Konuralp Ercilasun başkanlığında "Psikolojik Şiddet"…

Doğukan Altıparmak, Gülcan Havva Eraslan gibi daha çok sayıda akademisyen, uzman, araştırmacı ismin yöneteceği oturumlarda televizyon dizilerinden cinsel yönelimlere kadar geniş bir yelpazede, derinlemesine bilimsel mercek tutulacak şiddete.

*

Ankara Barosu eski Başkanlarından Sema Aksoy, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü,  Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy gibi çok sayıda konuk konuşmacının da düşüncelerini paylaşacağı sempozyumda, naçizane bendeniz de olacağım.

Yarın, yani 9 Ekim Pazar günü, 13.30-15.30 saatleri arasında, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun hocamın başkanlığındaki oturumda ben de "medya" özelinde bir değerlendirmede bulunmaya çalışacağım.

Zaman ve mekânı uyan varsa buyursun gelsin…