Tarihte bitmemiş bir salgın yoktur. Elbette Covid-19 da bitecek. Hatta sonu yaklaştı da diyebiliriz. Zira içinde bulunduğumuz yüzyıla göre, tıpta elde etmiş olduğumuz ilerlemelere rağmen bu kadar uzun sürmesi de pek normal değil. Karşılaştırmasını yaptığımız İspanyol gribi yüzyıldan fazla süre önce karşılaşılan bir salgın ancak o dahi tarihe karışmış, bitmiş gitmiş bir salgın olarak anılıyor. Henüz yeni koronavirüs hastalığını tamamen iyileştirebilecek ilacı bulamasak da hastalık ilerlerken tedavide kullandığımız birtakım ilaçlar var. Bunların nispeten faydası da oluyor. Ancak bu ilaçlar doğrudan virüsü öldüren ilaçlar değil, sadece virüs bizi öldürmesin diye verdiği hasar ziyanı engellemeye çalışan, vücudun kendini düzgün şekilde korumasına yardım eden ilaçlar. Kimi zaman başarılı olunuyor kimi zaman da maalesef hastaları kaybediyoruz.

Korunmak önemli

 Burada asıl iş hastaya düşüyor. Hastanın vaktiyle kendisini ne kadar koruduğu, koruyucu sağlığına ne kadar önem verdiği esas sonucu belirliyor. Bünyesini ne kadar koruduğu, yediğine içtiğine ne kadar dikkat ettiği, sağlıklı yaşama ne kadar değer verdiğinin önemi kadar koronavirüse karşı da kendisini ne kadar koruduğu son derece önemli.  Maskesini takıp takmadığı, sosyal mesafeye dikkat edip etmediği, kalabalık yerlerde bulunup bulunmadığı, elini ne kadar yıkadığı hastalığa yakalanıp yakalanmamayı da belirliyor. Hatta bir şanssızlıkla bu hastalığa yakalansa bile virüse ne miktarda ve ne kadar süre içinde maruz kaldığı yani aldığı virüs miktarı da hastalığı ayakta mı yoksa yoğun bakımda mı geçireceğini daha da önemlisi yaşayıp yaşayamayacağını belirleyebiliyor.

Kurallar yaşatır

O nedenle biz elimizden geldiğince kendimizi korumaya, kurallara uymaya gayret edelim. Sonuçta kazanan biz oluruz. Ancak aksi olduğunda da kaybeden sadece biz değil yakın çevremiz, hatta tüm ülkemiz ve dünyadaki insanlar olacaktır. Kurallara uymak bu kadar basit iken biz sağlık çalışanlarıyla, yetkililerle, koronavirüsten hayatını kaybedenlerle ve yakınlarıyla, bu hastalığa yakalanmış olanlarla alay eder gibi ciddiyetten uzak şekilde bu kuralları reddedenlere uygulanan yaptırım ve cezaların artırılması gerektiğine inanıyorum. Eğer maske takmam diye kavga çıkarıyorsa, bu kurallara uymuyorsa, karantinada olması gerektiği halde ortalıkta geziyorsa bunun cezası ağır olmalı. Kesilen para cezaları da mutlaka artırılarak anında tahsil edilmeli. Öyle TC kimliğine işlenip de ortada kalmamalı. Rakam da caydırıcı olacak derecede artırılmalı. Bu vesileyle devlet bütçesine yüklü bir gelir olacaktır ama asıl önemlisi laftan anlamayan insanlar artık kurallara kesin uyacaktır. Ödemeye geliri yetmeyenleri de yoğun bakımlarda Kovid-19 nedeniyle yatan hastaların hizmetinde yardımcı personel olarak kullanıp, hastaların altını temizlemek gibi işlerde bırakın maskeyi tüm gün o tulumları giydirerek çalıştırmak uygun olacaktır.

 

Salgının sonu geliyor mu

Aşı ile kurtuluş

Önümüzdeki birkaç ay içinde dünyanın umutla beklediği bu aşıya hatta birkaçına birden kavuşacağız. Bugün dünyada faz 3 yani son aşamaya gelmiş çalışmalarını sürdüren 9 tane aşı var.

- Bunlardan insanlar üzerindeki deneyine en önce başlanan mRNA-1273  adlı aşı . Amerika’da bu aşıyı üreten  Moderna  isimli şirket bu yılın sonundan önce FDA onayını alarak piyasaya sürmeyi hedefliyor. Virüsün genomu ile üretilen RNA bazlı bu aşı, virüsün insan hücresine bağlanmasını sağlayan  çivi proteini enzimini baskılayarak vücutta bağışıklık sağlamayı hedefliyor. 

- BNT162b2 adlı Almanya ve Amerika ortaklı  BIONTECH/PFIZER   şirketleri tarafından geliştirilmekte olan aşı Moderna’nınkine benzer şekilde koronavirüsün RNA bazlı  genetik materyalin bir parçasının   enjekte edilmesiyle bağışıklık yaratmayı hedefliyor.

- İngiltere ve Fransa ortaklı  SANOFİ VE GLAXOSMITHKLINE  şirketlerinin hazırladığı aşıda virüsün DNA kodları kullanılıyor ve 2021’in ikinci yarısında piyasaya çıkarılması hedefleniyor. 

- Rusya’da Gamaleya Enstitüsü ve Savunma Bakanlığı ortaklığında geliştirilen  SPUTNİK V  adlı aşı  henüz faz 3 çalışmaları tamamlanmadan Devlet Başkanı Putin tarafından hazır diye bildirildiği için çok eleştiri aldı. Buna karşın aşının faz 1 ve faz 2 çalışmalarıyla ilgili olarak yeterli bağışıklık sağladığı ve yan etki görülmediği yöndeki sonuçları Lancet dergisinde yayınlanmıştı. Bu aşı adenovirüsleri baz alıyor.  Birincisi Ad26’ya, ikincisi ise Ad5’e ait olmak üzere 2 dozda uygulanacak.  

- Çin devletine  ait China National Biotec Grup’a bağlı Sinopharm ve Wuhan Teknoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen iki aşıda ve yine Çin’de  Cansino şirketinin Ad5-nCoV adıyla geliştirdiği aşılarda da  adenovirüs tip 5’in genetik kodu kullanılılıyor. 

- Amerika’da JOHNSON &JOHNSON  şirketinin geliştirdiği  Ad26-s.PP  adlı aşı da benzer şekilde adenovirüsün genetik materyalinden oluşuyor.

- Çin’de Sinovac şirketinin geliştirdiği Coronavac adlı aşı  virüsün etkisizleştirilmiş bir formunu  içeriyor ve yıl sonunda hazır olacağı söyleniyor.

- İngiltere’de  OXFORD/ASTRAZENECA  şirketinin aşısı faz 3 çalışmalarına gönüllülerden birinde omurilik iltihabı gelişmesi sebebiyle ara verildi sonra tekrar devam kararı alındı. Burada da virüsün zayıflatılmış versiyonu kullanılmakta.

- Bakalım adları Elon Musk’ın çocuğuna verdiği şifreli isim gibi olan bu aşılardan hangisi öncelik alacak. Ancak bizim için asıl önemlisi tünelin ucundaki ışığın artık görülüyor olması.