Bugün burada çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğini zorla değiştirmek için onların yerine kendi kararlarını uygulamaya çalışanların; afet var, salgın var demeden bu kez gözünü seçmeli derslere çevirmesi nedeniyle toplandık.

Bilindiği üzere 4-11 arası tüm sınıflarda okuyan öğrencilerin alacağı derslerin 4-22 Ocak tarihleri arasında belirlenmesi gerekmektedir. Oysaki sendikamızın ulaştığı MEB'in iç yazışmaları ise öğrencilere pozitif bilimlerle/sanatla/sporla/yabancı dillerle ilgili dersleri seçtirmeyip kendi istedikleri dini içerikli derslerin dayatılacağını ortaya koymuştur.
        İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderilen talimatta "Kuran'ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı ve Temel Dini Bilgiler derslerinin seçilmesi için ilçe müdürlerine büyük rol düştüğünün altı çizilmektedir. İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin de bu talimatı görev kabul edip, okul müdürlerine seçmeli derslerde nasıl dayatma yapacaklarına dair sunum hazırlamış olduğu da sendikamızın eline geçen belgelerden anlaşılmaktadır.
      Talimatnamelerde bu 3 ders öğrencilere zorla dayatıldıktan sonra ilgili STK'ların da sürece katılmasının sağlanması gerektiğine dair not düşülmesi de, dernek/vakıf maskesi takmış tarikatların eğitime yine arka bahçeden sokulmaya çalışıldığının göstergesidir.
     Belli ki dayatılan 3 dersten başka dersleri almayı talep edecek çocuklarımıza yine "bu dersi verecek öğretmen yok" yalanı, tozlu raflardan çıkarılıp hazırda bekletilmektedir.
      Böyle bir keyfi uygulamanın sonucunda;
  * Birçok öğrenci okul yönetimiyle ters düşmemek için bu dayatmalara boyun eğmek zorunda kalmaktadır. Öğrencilerimiz kendilerine hayati derecede fayda sağlayacak dersleri alamamaktadır.
*   Velilere sadece müşteri gözüyle bakan zihniyet, seçmeli derslerin belirlenme sürecinde de velileri ekarte etmektedir.
*  Normalde okulların önünden bile geçmesine izin verilmemesi gereken, sicilleri ağza alınmayacak suçlarla kabarmış, Cumhuriyet alerjisi olan bu çağdışı topluluklar, STK adı altında okullara enjekte edilmektedir.
*  Bu dayatmalar, okullardaki norm dengesini alt üst ederek eğitim emekçilerini de mağdur etmektedir. Örneğin sınıfları  40  kişilik koca liselerde ancak 1 tane fizik, kimya ya da biyoloji öğretmeni istihdam edilirken, bu dayatmalar sonucunda onlarca din dersi öğretmeni bulunmaktadır. Anadolu liselerinde bile 2 saat fizik, kimya ya da biyoloji dersinin olduğu sınıflarda 7 saate kadar din dersleri okutulmaktadır. Bu haksız durum, başka branşlardan mezun öğretmenlerimizi de haklı bir tedirginliğe sürüklemektedir. 
     Eğitim-İş olarak uyarıyoruz: Çocukların zihinsel yönelim ve becerilerine göre bir eğitimden geçmelerini sağlayacak sistem" lafını dilinden düşürmeyen Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, kendi söylemiyle bu kadar çelişen bir uygulamanın nasıl olduğunu kamuoyuna açıklamalıdır. Eğer konuşmalarındaki "çağdaşlık" vurgusu "takiyye" değilse, derhal harekete geçmeli, seçmeli dersleri tüm okulları imam hatipleştirmenin bir aracı olarak kullanmaya çalışan bu yöneticilere yönelik idari soruşturma başlatmalıdır. 
     Altını çiziyoruz: Seçmeli dersi belirleme süreci, velinin bilgisi dahilinde, öğrenci tarafından yapılır. Buradaki asıl amaç, öğrencinin kendini keşfetmesi, kendi ilgili olduğu alanda donanımlı hale gelmesidir. Ülkenin geleceğini direkt olarak ilgilendiren bu konu, iki tane partizan müdürün koltuğunu sağlamlaştırmak için yapacağı hamlelere kurban edilmez, ettirmeyiz!
     Konunun Türkiye'nin her ilinde takipçisi olduğumuzu, dayatmanın devreye sokulduğu her yerde mücadele edip, hukuki yollara başvuracağımızı ilan ediyoruz.