AKP lideri Erdoğan dün İstanbul'da, bir şehir hastanesinin açılışını yaparken, Türkiye gerçekleriyle de çelişen şaşırtıcı bir açıklama yaptı... Dedi ki Erdoğan;

"Corona salgını insanlık olarak son bir asırda karşılaştığımız en büyük sağlık sorunudur. Şimdiye kadar 330 bin can alan bu salgın karşısında birçok ulusun büyük sıkıntılar çektiğini görüyoruz. Şimdiye kadar 82 ülkeye yardım gönderdik. Bu, bizim insani görevimizdir..."

İşgüzarlık mı desem bu yapılana, hesapsızlık mı yoksa kahredici bir duyarsızlık mı acaba?..

Nasıl bir vahim çelişkidir bu sevgili dostlar?..

Memleket ekonomisi coronayla birlikte iyice batmışken, dolar 7 liraya dayanmışken, ekonomik gidişat belirsizken, orantısız, adaletsiz, abartılı ve fazlaca lüks bir icraat değil midir bu?..

Evet; zor durumlarda ülkeler tabii ki birbirine yardım edebilir...

Örneğin, herhangi bir ülkede deprem ya da doğal afet olsa neyse...

Yardım yapılan ülkeler yoksul Afrika devletleri olsa neyse...

Hatta şu salgın sadece birkaç ülkenin sorunu olsa, yine neyse...

Oysa salgın tüm dünyanın meselesi... Herkes kendi canının derdine düşmüş, her ülke ulusal kaynaklarını "önce kendi yurttaşları" için seferber etmiş...

Örneğin; ABD, Fransa, İspanya ve Almanya gibi ülkeler yurttaşlarına milyarlarca dolar dağıtmış...

Dünyanın en güçlü ülkeleri; Amerika, Rusya, Japonya, Çin ve bolluk- bereket içerisinde yaşayan Avrupa'nın şatafatlı devletleri dünyanın gidişatını boş vermiş, önce kendi yaralarını sararken, Türkiye Cumhuriyeti sanki kainatın hamisiymiş gibi, toplumun yarısının açlığa mahkum olduğu bir dönemde, devletin  kaynaklarını 82 ülke için seferber etmiş!!!

Hesapsızlığın şovu!..

Ne kadar ilginç değil mi;  milyonlarca insanın zorluklar içinde yaşadığı bir ülkede, yoksulluk ve sefalet, orta direğin çıkmazları, üreticinin çöküşü, gençliğin kangrenleşmiş işsizliği sanki bertaraf edilmiş gibi, sanki Türk halkı Coronaya karşı tamamen koruma altına alınmış gibi, AKP iktidarı "insani görev" iddiasıyla devlet kaynaklarını 82 ülkeye akıtmaktan kaçınmamış!..

Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu çok adaletli bir uygulamaymış gibi övünerek anlatırken; vatandaşına birer paket maskeyi dağıtmayı bile başaramayan bir iktidarın hezeyanını da dışa vuruyor yabancılara Corona yardımları...

Önce kendi yurttaşını düşünecek bu devlet... Çünkü ekonomik tablo çok vahim;

Esnaf kirasını ödeyemiyor, sanayiciler iflas aşamasında...

Dar gelirliler -salgını gerekçe göstererek- halkı soyan alçaklar yüzünden evlerine bakliyat alamazken, karaborsacılık- sahtekarlık- hırsızlık - vurgunculuk milletin sofrasından ekmek çalarken, Türkiye Cumhuriyeti'nin milyarlarca doları 82 ülkeye yardım için harcaması ve bunu da adaletle- isabetli bir icraatmış gibi anlatması tahammül edilecek bir icraat değil...

Pardon ama, Türkiye Cumhuriyeti Amerika'dan ve Avrupa ilkelerinden daha zengin bir devlet mi?..

Kişi başına düşen milli gelirleri Türk yurttaşlarına düşen paydan en az 20 kat fazla olan ülkeler Türkiye Cumhuriyeti'nin göndereceği yardım paketlerine muhtaç mı oldular?..

Halkı ağır vergiler, geçim sıkıntısı ve gelecek belirsizliği ile boğuşurken dünyanın en zengin ülkesi Türkiye Cumhuriyeti mi oldu?..

Ya da, devletin hazinesinde (önce kendi yurttaşı dururken) yabancıya aktarılacak kadar -bilmediğimiz- devasa bir kaynak var da, haberimiz mi yok?..

Kahredici adaletsizlik...

Erdoğan'ın 82 ülkeye yapılan yardımı "insani" gerekçelere dayandırdığını duyan milyonlarca insanın aklına eminim şu soru da gelmiştir;

"Ey AKP iktidarı, başkasına insani görevini yaparken kendi insanlarını ne kadar düşündün acaba?.."

Örneğin; yoksullaştır- köleleştirir stratejisinin devlet kaynakları ile beslenen seçmen kitlesini siyasette muhtaç ettiği bir dönemde, iktidarın 4,5 milyon insana ödediği biner liralık yardımın hangi kriterlere göre dağıtıldığını bile henüz kimse bilmiyor...

Ancak bilinen bazı gerçekler anketlerle dışa vururken, aynı zamanda 82 ülkeye yapılan yardımın Türkiye gerçekleri ile nasıl çeliştiği de gözler önüne seriliyor...

İşte Girişim Araştırma adlı bir şirketin, "Koronavirüs ve Toplumumuzdaki Etkiler" başlıklı araştırması,

yabancı ülkelere "insani görev" için milyarlar akıtan AKP iktidarının, önce kendi insanını hiç düşünmediğini de deşifre etmiş...

Covid-19 nedeniyle, halkın salgınla mücadele sürecindeki algısını ölçmek için 1-15 Mayıs 2020 arasında yapılmış bu anket...

"Karantina sürecini düşündüğünüzde hayatınızdan ne derecede memnunsunuz?" sorusuna yanıt veren 1700 yakın yurttaşın

yüzde 5'i "çok memnum",

yüzde 16,1'i "memnunum", yüzde 25.9'u

"hiç memnun değilim" demiş...

Deneklerin yüzde 33.3ü ise, memnun ya da  memnun olmamak konusunda kararsız kalmış...

"Kovid-19 salgınından sonra gelir düzeyinizde değişiklik oldu mu" sorusuna yurttaşların yüzde 53.1'i "aylık gelirim azaldı" yanıtını vermiş...

"Gelirim arttı" diyen yüzde 3.4 oranındaki kitlenin, işte yukarıda dikkat çekilen karaborsacı- vurguncu kesimi de ifade ettiğini lütfen unutmayınız!!!

Anketten çıkan en vahim sonuç da, deneklerin yüzde 16.5'inin "Kovid-19 salgınının hayatınızdaki etkileri nelerdir" sorusuna "işimi kaybettim" yanıtını vermesi...

Evet; yukarıdaki anket, tam da Erdoğan'ın İstanbul'da "insani görev için 82 ülkeye yardım yaptık" açıklamasını yaptığı saatlerde yansıdı medyaya...

AKP liderinin açıklaması ile bu anketin sonuçlarını yan yana getiren milyonlarca insan eminim ki, bir yandan "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" dedi, diğer yandan da adaletsizliğin hayal kırıklığını yaşadı...

Söyler misiniz; kendi insanı sefaletle- çaresizlikle boğuşurken ve daha düne kadar maske bile bulamazken, "insani görev" adı altında (zengin- yoksul) demeden dış dünyaya yardım göndermek kahredici bir çelişki değil mi?..