Bir gün arkadaşımla oturuyoruz laf lafı açtı ve “senin hikâyen nedir?” diye sordu. Benim hikâyem yanlış kapılar çalmakla başladı.Şiirlerime süzülen kapılar…Ve o kapıları açacak anahtarla düştüm ılık yağmurların ardına. Çözmeye çalıştım bulutun yağmura ev sahipliğini.Bu arada dağıldı duygularım dizelerin arasında.Tökezledim hep imlâsı bozuk cümlelerimde.Hep yüzü yere dönüktü harflerimin.Hiç bahar dalı düşüvermedi bahtıma.İçimdeki ateşi sızdırdım dışıma.Alev aldı bir anda bütün harfler. İlk kez sesimin perdesindeki değişiklikten fark ettim O’na karşı olan duygularımı.Ve ilk kez sesimdeki değişiklik ele verdi beni.Bir yosun yeşili gözün derinliğinde yolumu kaybettiğim günden beri aşklayım.Aşktayım.

Ve ben çölümde kavrulurken,O  bir damla yağmuru bile esirgedi benden.

İşte böyle benin hikâyem.

Şimdiyse,dağılıp gitmekten korkuyorum.Hiç değilse bir kâğıda bir kaleme cem edin beni.