Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti seçimleriyle ilgili olarak yapılan bütün anketler, Başbakan Ersin Tatar'ı önde gösteriyor olsa da mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın da kazanma ihtimalinin bulunduğunu savunan ve Türkiye'nin tavır alırken bu ihtimali gözardı etmemesi gerektiğini belirten SONAR Araştırma Şirketi Başkanı Hakan Bayrakçı, dün sabah Habertürk'te, Akıncı için "Türk olan biri Türkiye düşmanı olabilir mi?" dediği sırada kahvaltı ediyordum; gayri ihtiyari püskürttüm ağzımda ne varsa!

***

Olabilir zira…

Türk olan biri pekala Türkiye düşmanı olabilir.

Merhum Attila İlhan'ın oran dahi verdiği "hain kontenjanı" kimlerle dolup taşıyor sanıyorsunuz? Elin, Türkiye'ye "sadık olmaları" gibi bir beklenti içinde olamayacağımız İngiliz'i, Fransız'ı, Alman'ı, Rus'uyla mı?

Ki, iyi de bir "tarihçi" olan Bayrakçı, çok daha vakıftır; eğer Türk olan hiç kimse Türkiye düşmanlığına yeltenmemiş olsaydı tarih boyunca, bu milletin iliklerine kadar işlemiş olmazdı "vatana ihanet" korkusu ve dahi paranoyası.

***

Türk Dil Kurumu Sözlüğü, "şahıs" olarak, "Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, antagonist, dost karşıtı" diye tanımlıyor "düşman"ı.

Buna göre, Kapıkule'den geçtikten sonraki ilk işleri, Türkiye'yi, Türkiye'ye yaptırım gücü olduğuna inandıkları, yaptırım uygulayabileceğini düşündükleri kişi, kurum ve kuruluşlara şikayet etmek olan, Türkiye'nin başına "uluslararası hukuk" nazarında çorap örmeye namzet iftiralar ören, kağıt üzerinde son derece Türk yazarlar, sanatçılar, gazeteciler, akademisyenler, siyasilerin yaptığı ne?

***

Mevzu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak/ali menfaatleri olunca, ister istemez aklıma geldi;

Dönemin AB Türkiye Temsilcisi Karen Fogg'un talimatları uyarınca "Özgürlükleri kullanarak Türk devletinin ve tarihinin hakkından gelmek" için çalışanlar; "Milli kafa yapıları ötesinde yeni kimlikler, sadakatler benimsetmek" üzere öğrenci teşkilatları kuranlar, Türkiye içinde "Avrupalı üst kimliğine bağlı, özerk etnik kimlikler" inşa edici söylem ve eylemlerde bulunanlar mesela, "Türkiye düşmanı" değilse neydi?

Avrupa'dan, "iç çatışmaya ivme kazandırmak üzere" Kuzey Kıbrıs'a yollanan 30 milyon euroluk fondan yararlananlar, "Türkiye dostu" oldukları için mi dayattılar "KKTC'nin tasfiyesi"ni?

***

"Türk" olan diyemiyorum ama zihniyet olarak en az "Mustafa Akıncı kadar Türk olan" Cengiz Çandar, "Türk görüşünün dışında" birşeyler yazmak üzere makbuz karşılığı hizmet vermiyor muydu AB'ye?

Ya, yine "En az Mustafa Akıncı kadar Türk olan" Can Paker'in TESEV'ine, "Atatürk" gibi, "Ulus devlet" gibi tabuları yıkmak üzere milyonlarca dolar aktarılmadı mı "sivil darbe finansörü" olan George Soros'un Açık Toplum Enstitüsü'nden?

Cemal Paşa'nın torunu Hasan Cemal "Türk" değil mi; başta sözde Ermeni iddiaları olmak üzere, uluslararası alanda propagandasını yaptıklarının Türkiye dostluğuyla ilgisi var mı?

Can Dündar ne yapıyor mesela Almanya'da; Türkiye dostluğu mu?

***

Hiç kafa yormadan, bir anda, ilk akla gelenleri yazdım yoksa sayısız örnek çıkar biraz araştırınca…

En vahimlerinden biri:

Şimdi "FETÖ" diye anılan yapının içinde hiç mi "En az Mustafa Akıncı kadar Türk" olan kimse yoktu Allah aşkına?

Türk Milleti'ne silah doğrulttular.

"Kanlı Yanvar"da Bakü'ye giren Kızıl Ordu'dan farksızdılar; insanları tank paletlerinin altına almaya kalkıştılar.

Düzmece mahkemelerde hepimiz gördük; kalemlerini, yağlı urganı, Türk Milleti'nin, Türk devletinin boynuna geçirmek üzere kırdılar.

"Kozmik Oda"yı açıp, "devlet sırları"nın "resmi düşman"larımızın bilgisine sundular; daha ne olsun?

Şimdi sığındıkları ülkelerde, değer sistemlerini vatan gibi, millet gibi mefhumlardan soyutlamış halde yaşayan ve "kendilerini sürgün hissetmemekle", "Türkiye'ye hasretlik çekmemekle" övünen bu, "En az Mustafa Akıncı kadar Türk" firarilerden ala "düşman" mı olur Türkiye'ye?

***

Lafın kısası…

Kuruluştan alın kurtuluşa kadar tonla vakayla sabit ki; insan Türk olup da Türk'e de, Türkiye'ye de düşman olabilir pekala.

"Hain" diyoruz biz kısaca onlara.

SORU-YORUM

İşin iktidardaki sorumlularının cevaplamayacağını biliyoruz. O yüzden mümkünse matematik yahut mantık öğretmenleri, ya da en iyisi parapsikoloji uzmanları filan cevaplasın:

2020 Şubat ayında Mersin'de 24 hastaya Covid-19 tanısı koyulduysa, Türkiye'deki ilk Covid-19 vakası nasıl olur da 11 Mart 2020'de görülmüş olabilir acaba?