Kısa kirpiklerimde sakladığım tebessümlerim,yalnızlığına çekilmiş gün batımı gözlerim, umutsuz,kararsız düşüncelerin şizoid çıkmazında ruhumla sığınıyoruz gecenin zifir kollarına.Yorgun,karanlık bir mavi.Koridorumda çan sesleri.Kapımda kahverengi fısıltılar…Fısıltılar…Fısıltılar.Sanki adını fısıldıyorlar karanlığın kulaklarına.

Parmaklarım geziniyor saçlarımda.Saçlarım kısa,bağlayamıyorum.Odamda ağır izmarit kokusu.Şarkılarda hayatı kadere bağlayan kalın sözler.Loş salonda uykulu, yorgun saatin yorgun tik-takları.Avuçlarımda çaresizliğimden sızan kan.İçimde volkan. Ve Volkan kaynadı kaynayacak.Patladı patlayacak.Şiirlerde çekildi kitaplarımın en kuytu köşelerine.Ve lâmba uykusuzluğuna yenilmiş bir ihtiyar gibi ölgün bakıyor duvarlara. Ziyan olan geceye yapışan suskunluğum cabası.Ve hapsolmuş, içimdedir yalnızlıklarım. Göğsümdeki sızıyla,acıyla,özlemle başbaşayım her gece ben böyle. Gün ağarmadan uyuyamam ki.

Kıyameti kopartırım sessiz feryatlarımda.Savunmasız,çırılçıplaktır ızdırap dolu duygularım. Keder tohumları kök salar acımasızca sinemde.Sesimin sessizliğinde dolaşır nefeslerim odamın rutubetli ortamında.Dehlizin karanlığında örtülür bir kapı üzerime sanki.Duygular ölü bir yüreğe yüklenir gibi yüklenir biteviye.Ve siz hiçbir şeyden habersiz yorumlar yaparsınız ardımdan.

Sahi!Siz benim niye sustuğumu nereden bileceksiniz ki!

Nereden?!

 

Kader bana dost değil.

Kader bana dost değil!