Sağlık alanında elde ettiğimiz başarımız dünyaya örnek teşkil edecek bir başarı. Bunda tüm sağlık çalışanlarımızın, bilgisi, becerisi, fedakârlığı ve bu hizmetin yönetimi ana değeri taşıyor. Bu başarı bizim milli başarımız Türk insanının zekâsı, becerisi ve karakteri neticesinde ortaya çıkıyor. Aynı özellikler bize hayatın her alanında başarıyı getiriyor. Vatanseverlik duygusu ile yapılan her teşebbüs bizi diğer dünya devletlerinin arasında her zaman daha da yukarıya taşıyor.

Kişiye özel protez

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yerli ve milli girişimleri desteklemesi ve teşvik etmesi sayesinde bu alanda çok önemli ilerlemeler kaydettik. Sadece Tıp değil teknoloji alanında da Türk’ün gücünü dünyaya gösteriyoruz. Geçtiğimiz günlerde Sanayi ve Ticaret Bakanımız Mustafa Varank’ın ziyaret ederek destek verdiği Gülhane Medikal Tasarım ve Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde (METÜM), 3 boyutlu yazıcılarla kişiye özel protez geliştiriliyor. Savaş, çarpışma ya da trafik kazalarında uzuv kaybı yaşayan hastalar bu merkez sayesinde kişiye özel olarak üretilmiş, elektronik olarak işlev görebilen protezlerle adeta biyonik insana dönüşüp yaşantılarında oluşabilecek engelleri ortadan kaldırıyorlar. Yerli ve milli üretim faaliyetlerini desteklediğini yakından bildiğim Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl’ün önderliğinde kurulan bu merkez Sağlık Bilimleri Üniversitesi bünyesinde bir devlet kuruluşu ve yaptığı hizmet SGK’nın geri ödeme kapsamına giriyor. Çok yakında bir teknoloji üretim merkezi haline gelecek bu kuruluş Türkiye’nin geleceğe açılan kapısı olarak kabul edilebilir.

40 günde üretildi

Bir diğer yerli ve milli girişimimiz TÜBİTAK Kovid-19 Türkiye Platformu çatısı altındaki bilim insanları tarafından geliştirilen ve Kovid-19 tedavisinde kullanılan favipiravir isimli ilacın yerli müadilidir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, TÜBİTAK, İstanbul Medipol Üniversitesi ve Atabay İlaç iş birliğiyle hazırlanan bu ilaç İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Güzel ve ilacı endüstri seviyesine getiren Atabay Kimya’dan Zeynep Atabay Taşkent’in koordinasyonunda 32 kişilik bir ekip tarafından 40 günlük bir süre içinde üretildi.  Geçtiğimiz günlerde de ilacın ilk numunesi Sanayi ve Ticaret Bakanımız Mustafa Varank’a sunuldu. Burada yeri gelmişken daha önce de bahsettiğim yerli solunum cihazımızdan da tekrar bahsetmek istiyorum. Kısa bir süre içinde üretimi tamamlanan ve hizmete sunulan yerli ve milli solunum cihazımız hem ülkemize hem de dünyaya nefes oluyor. Şu sıralar Kovid-19 salgınında Dünya’da en zor günlerini geçiren ülkelerden biri olan Brezilya bizden 1500 adet solunum cihazı satın aldı. Böylelikle hem dünyaya sanayi ve teknoloji alanındaki gücümüzü gösterdik, hem de ülkemize döviz geliri elde ettik. Ama elbette asıl önemlisi bu solunum cihazlarının kurtardığı hayatlar olacak. TÜBİTAK Kovid-19 Türkiye Platformu bünyesinde Ankara Üniversitesi’nde yürütülen bir başka yerli ve milli araştırma da GRFT (g riffithsin) adlı bir molekülün Kovid-19’un enfeksiyon etkisini durdurucu veya azaltıcı yönünü inceleyen araştırmadır. Ankara Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (UNAM) ve Hacettepe Üniversitesi’nden bilimin sanlarının oluşturduğu ekibin yürüttüğü çalışmalar sayesinde şimdiye kadar virüsün izolasyonu, gen analizi gibi özellikler ortaya çıkarıldı. GRFT molekülü ldi ve saflaştırıldı. Bu molekülün hücre kültürü ortamında virüsün hücreye girmesini ve bu suretle üremesini durdurduğu görüldü. Buraya kadar gerçekleşen sonuçlar son derece umut verici. Kovid-19’a karşı Türkiye’deki temel bilimsel çalışmaları koordine etmek üzere Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğünde TÜBİTAK çat ısı altında oluşturulan platform  halihazırda 17 adet aşı-ilaç geliştirme projesini desteklemekte. Hepimiz Kovid-19’a iyi gelecek ilacın ya da önleyici aşının bir an evvel bulunmasını diliyoruz. Fakat bu ilacın ya da aşının bir de Türkiye’den çıkması hepimizi çok daha mutlu edecektir. 

Görevimiz...

Aşı ya da ilaç bulunana kadar her birimize düşen görev maske ve mesafe kurallarına dikkat edip ellerimizi temiz tutmak. Damlacık yoluyla bulaşan virüs maskeler sayesinde hele bir de araya en az 3-4 adımlık mesafe girdiğinde bulaşma ihtimali çok düşecektir. Elimizi ağzımıza yüzümüze götürmeden önce sabunla yıkadığımızda virüs hastalık yapma gücünü kaybedecektir. Korunmak aslında bu kadar basit. Şu anda da korunmaktan başka çaremiz yok. Eğer korunmayı etkili bir şekilde yapabilirsek böylece insanlara tutunamayan virüs kısa zamanda ortadan yok olabilir. Çünkü varlığını sürdürebilmesi için insan vücuduna girmeye ihtiyacı var. Birlik olup bir süreliğine bu kurallara iyice dikkat ettiğimizde ne ilacı ne aşıyı beklemeye gerek kalmadan da bu virüsten kurtulabiliriz.