El-ayak-ağız hastalığının, ateş, boğaz ağrısı, ağız içinde kabarcıklar, avuç içi ve ayak tabanlarında döküntü gibi belirtilerle kendini gösterdiğini ifade eden Dr. Aykanat, “Bebekler ve küçük çocuklar, bu hastalık sırasında huzursuzluk, iştah kaybı ve yutma zorluğu yaşayabilir. Hastalık, küçük RNA virüsleri tarafından oluşturulan döküntülü bir enfeksiyondur ve genellikle 7 ila 10 gün içinde kendiliğinden düzelir” dedi.
Hastalığın tedavisi için özel bir uygulama olmadığını ve belirtilerin hafifletilmesi adına topikal oral anestezikler ile ağrı kesicilerin kullanılabileceğini dile getiren Uzm. Dr. Aykanat, “Sıvı tüketiminin artırılması ve lif açısından zengin, probiyotik gıdalarla beslenilmesi iyileşme sürecinde oldukça önemlidir. Ayrıca, çocuk hastalık süresince dinlendirilmeli” diye ekledi.
Dr. Aykanat, el-ayak-ağız hastalığının erişkinlere de bulaşabildiğine dikkat çekerek, “Hastalık bulaşıcıdır. Genellikle ilaç kullanarak, dinlenerek ve sağlıklı bir şekilde beslenerek 1 hafta 10 gün içinde düzelir. Ancak bazı vakalar komplikasyonlara yol açabilir. Bu durum sık görülmese de dikkatli olunmalıdır” dedi.
Bulaşmayı önlemek için dengeli beslenmenin, düzenli uyku ve bol sıvı alımının bağışıklık desteklemesi açısından kritik olduğunu vurgulayan Aykanat, ailelere kış döneminde omega ve D vitamini desteği yapmalarını önerdi.
El-ayak-ağız hastalığına karşı önlem almanın yanı sıra abur cubur ve paketli gıdalardan uzak durulmasının, sert ve baharatlı gıdalardan kaçınılmasının önemine de değinen Uzm. Dr. Mustafa Alper Aykanat, “Aileler, çocuklarının sağlığı için bu tür gıda seçimlerine dikkat etmelidir” diyerek sözlerini tamamladı.