Hipertansiyonun nasıl bir hastalık olduğunu, kalp ve damarlar başta olmak üzere beyin, böbrek, göz gibi önemli organlarımıza neler yapabileceğini az çok biliyoruz. Hele bir de bu hastalık çocuk denecek yaşta başladıysa bu zararlı etkileri de çok erken yaşlarda karşımıza çıkabiliyor. Oysa vaktinde teşhis yapılıp tedavisi planlanarak kontrol altına alındığında vücuda verebileceği zararları da en aza indirmek mümkün. Hatta birtakım önlemlerle hastalığın ortaya çıkışını da engellemek mümkün. Bu çok önemli konu üzerinde çalışmak üzere Hipertansiyon ve Ateroskleroz Derneği Başkanı Prof. Dr. Serap Erdine’nin Yönetim Komitesi’nde görev aldığı, Avrupa Bilim ve Teknoloji İşbirliği Derneği (COST)  desteğinde HyperChildNET çalışma ağı kuruldu. Bu çalışma ağı çocuk ve gençlerde kan basıncı ve ilişkili hastalıklar konusunda, multidisipliner bir anlayış ile tanı, tedavi ve önleyici faktörler konusunda bilimsel araştırmalar yürütmekte ve koruyucu yaklaşımları, halk kitleleri ile paylaşarak farkındalık yaratmayı hedefliyor.

Biz yüksek tansiyon hastalığını hep ileri yaş hastalığı gibi düşünüyoruz. Oysa çocuklarda ve gençlerde de hipertansiyon olabiliyor. Hem de hiç bu hastalık onlara kondurulmadığı için sinsice ilerleyip organ hasarı yaparak karşımıza çıkıyor. Bu farkındalığı yaratmak amacıyla içinde bulunduğumuz bu hafta 15-21 Kasım 2021 tarihleri arasında, tüm katılımcı ülkelerde Avrupa HyperChildNET Haftası olarak duyurulacak.  Önleyici tedbirler ve farkındalık arttırma çalışmalarının yanı sıra sağlıklı yaşam ilkeleri çocuklar, genç erişkinler, aileler, bakım uzmanları ve eğitimciler ile paylaşılacak.

Bu önemli konuyu hipertansiyon alanında uluslararası düzeyde çok değerli çalışmalara imza atmış hem uzmanlık sınav jürimden hem de İstanbul Kardiyoloji Enstitüsü’nden hocam Prof. Dr. Serap Erdine ile görüştüm. Hem kişilik hem de bilimsel yönü ile kendime örnek aldığım hipertansiyonun duayeni hocam ile yıllar sonra tekrar buluşmak benim için büyük mutluluk oldu. Hemen birlikte birçok güzel ve yeni projelere başlama girişiminde bulunduk.

Hipertansiyonla bu mücadelede Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü kardiyolog Prof. Dr. Cevdet Erdöl hocamızın da desteği son derece önem taşıyor. Bu projede Üniversite ile imzalanan iş birliği atılan adımların çok daha etkili olmasını sağlayacak. Aynı zamanda danışmanı olduğum Rektör Hocamla Dünya Sağlık Örgütü ile beraber yaptığımız projelerimizde örneğini gördüğüm gibi bu projenin de çok güzel bir başarı ile sonuçlanacağına inanıyorum.

Çocuk ve genç erişkinlerde hipertansiyon konusunda Serap hocamın verdiği değerli bilgileri sizinle de paylaşmak isterim.

Çocukluktaki yüksek kan basıncı, erişkinlerde hipertansiyonun habercisi oluyor. 15 yaşında bir erkek çocuğun kan basıncında 15mmHG’lik yükseliş 35 sene sonra hipertansiyon olasılığını %18 arttırıyor. Bu oran kız çocuklarında ise  %4 olarak bulunmuş.

Yapılan çalışmalara göre, genç erişkinlerde hipertansiyon sıklığı İsviçre’de %2.2, Macaristan’da %2.5 ve Polonya’da %4.9, Yunanistan’da %12 ve ülkemizde %9 olarak tahmin ediliyor. Hipertansiyon görülme sıklığı erkek çocuklarda, kızlara göre 4,25 kat daha fazla.

Kan basıncı yüksekliğinin erken tanısı, yaşamın ilerleyen dönemlerinde kalp ve damar hastalıklarına bağlı hastalık ve ölüm oranlarının azaltılması açısından büyük önem taşıyor.

Çocuklarda ve gençlerde hipertansiyonla mücadele

Obez çocuklarda hipertansiyon daha sık

Yetişkinlerde görülen hipertansiyon, şeker hastalığı ve obezite arasında saptanan sıkı ilişki, obez çocukların da hipertansif ve diyabetik olma riskinin yüksek olduğunu gösteriyor. Hipertansiyon normal kilolu çocukların %1,4’ünde, fazla kiloluların %7,1’inde ve obez genç erişkinlerin %25’inde görülüyor. 3-11 yaş arasındaki obez çocuklarda normal kilolu çocuklara göre iki kat daha fazla hipertansiyon gelişme riski bulunurken, şiddetli obezitesi olanlarda risk dört kattan fazla.

Sürekli gelişen teknoloji ile birlikte, karbonhidrat ve şeker içeriği yüksek beslenme, fiziksel aktivitede azalma, uyku düzeninde bozukluk, stres ve kaygı yüksek kan basıncı ve obezitenin önlenebilir nedenleri arasında yer alıyor.

Genç erişkinlik boyunca günde iki porsiyondan fazla meyve ve sebze tüketimi, kan basıncı yükselme riskini yaklaşık %35 oranında azaltır. Şekerle tatlandırılmış içecekler, yüksek tuz alımı, doymuş yağ oranı yüksek beslenme ile hipertansiyon riski pozitif ilişkilidir. Tuz alımının günde 3 gram azaltılmasının kan basıncında 1,2mmHg azalmaya yol açtığı çalışmalarda gösterilmiş. Aşırı tuz alımı yalnızca kan basıncı yükselmesiyle değil, aynı zamanda kalp ve damar hastalıklarına yol açan diğer risk faktörleriyle de bağlantılıdır.

Yetersiz fiziksel aktiviteye sahip çocukların kan basıncının yükselmesi olasılığı yaklaşık üç kat daha fazladır ve düzenli fiziksel aktivitenin hipertansiyonun önlenmesinde yararı büyüktür.

Sigara, nargile, vs.  gibi tütün ürünlerinin kullanılması, hipertansiyonun ve ilişkili  hastalıkların  gelişimine ve şiddetine katkıda  bulunan en önemli risk  faktörlerindendir.

Sağlıklı kilo, uyku düzeni ve egzersiz alışkanlıkları, çocuk ve genç erişkilerin stres düzeylerinin düşmesinde önemli etkiye sahiptir. Çocuk ve genç erişkinler stres ile baş etme yöntemlerini öğrenmeli ve konusunda uzman kişilerden destek alabilmelidirler.

Ebeveynler, çocuk bakım uzmanları ve eğitmenler, çocuk ve genç erişkinleri sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanmaları için eğitmeli, teşvik etmeli ve rol model olmalıdırlar.