Birçoğumuz ışığın sağlığımıza olan etkisinin ne kadar önemli olduğunun farkında değildir. Işığın uykumuza, hafızamıza, öğrenme kapasitemize, ruh halimize ve bağışıklığımıza yaptığı etkiler hayatımızı önemli derecede etkiler.

Gözümüze bir ışık hüzmesi geldiğinde bu ışık göz retinasına düştükten sonra sinir sistemi aracılığıyla beynimizin içinde hipotalamus olarak adlandırılan bölümünde bulunan suprakiazmatik çekirdek (SCN) olarak isimlendirilen bölgeye ve epifize iletilir. Beynimize kadar ulaşan bu ışık böylece beyne “gündüz” veya “gece” bilgisini de iletmiş olur. Bu şekilde 24 saatlik bir döngüye sabitlenmiş biyolojik saat, vücuda çeşitli sinyaller göndererek temposunu ayarlar, yani ışık vücudun biyolojik saatini kontrol ederek sirkadiyen ritmi düzenler. Bu ritm böylece vücudumuzda hormon salgılanması, vücut ısısının ayarlanması, uyku-uyanıklık döngüsünün kurulması gibi faaliyetlerin belli periyodlarda olmasını sağlar. Işık, aynı zamanda vücuttaki temel görevlerinden biri sirkadiyen ritmi düzenlemek olan melatonin hormonunun salgılanmasında da etkilidir. Parlak mavi ışık, melatonin hormonu salgısını baskılarken karanlık melatonin hormonu salgısını arttırır. Ayrıca güneş ışığı, sirkadiyen ritmin düzenlenmesinde yapay ışığa göre her zaman daha etkilidir.

Işık uykuyu düzenler

Işığın uyumamıza olan etkisini hepimiz biliriz. Karanlıkta uykumuzun daha kolay geldiğini ışığı yakınca da uykumuzun kaçtığını hem de çok erken yaşlarda gözlemleyerek öğreniriz. Çok basit gibi görünen bu olay aslında birbiriyle çok uyumlu ve sistemli bir şekilde işleyen oldukça kompleks bir olaylar zinciridir.

Uykumuz melatonin salgılanmasına bağlıdır

Sadece karanlıkta üretilen bu hormon, gece olduğunda salgılanarak yorgunluk hissine neden olur, uyanıklığı azaltır ve böylece bizi uykuya hazırlar.

Melatonin hormonu beynin ortasında bulunan mercimek büyüklüğündeki bir bezden salgılanır Epifiz bezi denilen bu organ çam kozalağına benzediği için Latince kozalak anlamına gelen pineal bez olarak da adlandırılır.  Ünlü Fransız filozof Descartes; insan ruhunun bu salgı bezinde yer aldığını iddia etmiş. Ayrıca bu yapıyı İnsanları ruhsal açıdan farklı bir dünyaya bağlayan üçüncü göz olarak da adlandıranlar vardır. Epifizden melatoninin yanı sıra mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin hormonu da salgılanır.

Melatonin salınımı gün ışığının azalmasıyla birlikte başlar, karanlıkta artar ve sabah olunca da durur. En çok salgılanmaya başladığı saat gece 11 civarıdır ve yaklaşık olarak sabah 5’e kadar devam eder. Bu süreyi uyku ile geçirmek önemlidir. Melatoninin iyi bir şekilde salgılanması için uykuya geçişte ve hava karardığında abartılı parlak ışığa maruz kalmamak gerekir. Özellikle yatmadan 3-4 saat öncesinde mavi ışık kaynağı olan televizyon, tablet ve akıllı telefonların ışığından kaçınmak önemlidir. Melatonin düzeyini artırmak için karanlıkta uyumak gerekir. Gece lambası kullanmamak, mümkün olduğunca az ışığa maruz kalmak gelmeye yüz tutan uykuyu da kaçırmamak için önemlidir.

Işık uyanıklığı artırır

 

Işık uykumuzu açtığı gibi uyanıklığımızı da sağlayarak dikkat ve konsantrasyonda artışa neden olur. Nasıl ki dikkat gerektiren bir iş yaparken ya da okurken bol miktarda ışığa ihtiyacımız varsa eğer uykumuz gelmeden çalışmak istiyorsak biraz önce saydığım uykuya hazırlayıcı sebeplerin, melatonin salgısını artıran ortamların tersine uykuyu geciktiren ışık uyaranlara ihtiyacımız var demektir.

Sabahın erken saatlerinde gün ışığını görmek, zindelik için gerekli bir hormon olan kortizol hormonunun salgılanmasını harekete geçirir. Bu nedenle ne kadar geç yatılırsa yatılsın sabah yine de erken kalkmak önemlidir. Kortizol hormonu en iyi sabah saatlerinde salgılanır. Bu esnada gün ışığını görmek çok değerlidir. Gece geç yattım aman bu sabah da kalkmayayım öğlene kadar uyuyayım derseniz mutlaka çok yorgun, hiç dinlenmemiş ve son derece miskin bir şekilde kalkarsınız. Oysa sabah vakitlice kalktığınızda belki sadece başlangıçta biraz zor gelir ama onu bir motivasyon patlamasıyla yenebilirseniz güne de son derecede zinde ve bereketli bir şekilde başlayabilirsiniz.

Işık ruh halini düzenler

Işığın uyku ile uyanıklığı düzenlemesi aynı zamanda da ruh halimizi de etkiler. Enerji ve motivasyonumuzu artırır ya da azaltır. Bu nedenle özellikle sabahları uyandığımızda gün ışığını görmemiz çok önemlidir. Bunu sağlamak için yaz kış her sabah uyandığınızda gün ışığından en az yarım saat faydalanmaya çalışın. Bu süreyi açık havada yapılan bir yürüyüş olarak değerlendirirseniz çok daha iyi olur. Eğer bu saatte yürümek istemiyorum diyorsanız evde camın yakınında bir yerde oturup çayınızı kahvenizi yudumlayarak da gün ışığından faydalanabilirsiniz. Her halükarda işe gitmeden önce biraz uykunuzdan fedakarlık edip kendinize bu şekilde vakit ayırarak yapılan kısa bir yürüyüş veya cam keyfi size iyi gelecektir. Kış aylarında sabahın kör karanlığı işe gitmek için yollara düşüyorum, yerin altındaki metroyu kullanıyorum diyorsanız o zaman da öğle tatilinde biraz çıkıp gün ışığından faydalanmanızı öneririm. Psikolojik durumunuza ne kadar iyi geldiğini görecek ve hep yapmak isteyeceksiniz.

Güneş ışığı D vitamini üretmemizi sağlar

Işığın vücudumuza olan birçok etkisinin yanı sıra güneş ışığının cildimizde D vitamini üretimini sağlaması kemik ve bağışıklık sistemine olan etkisi açısından da son derecede önemlidir. Ayrıca gün ışığının mutluluk hormonu serotoninin salgılanmasını artırıcı etkisi de güneşli günlerin duygu durumumuza olan olumlu etkisini gösterir.