Toplumun beklentileri ile Türkiye'nin en büyük muhalefet partisi CHP'nin gidişatı arasındaki çelişki büyüyor, ideolojik erozyon ve taban tahribatı da ne yazık ki durmuyor...
AKP'nin iktidardan gitmesini bekleyen ve bunun için de başta CHP olmak üzere muhalefet partilerine oy veren kitleler umutlanırken; ana muhalefetin iktidara karşı mücadelesinde öne çıkardığı rotası şaşmış "hırs" ne yazık ki vahim hataları da beraberinde getiriyor...
Anladık; CHP başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük şehirleri önce İYİ Parti ittifakıyla, biraz HDP ve iktidara öfkeli bazı cemaatlerin desteği ile aldı ama uygulanan bu stratejinin iyice rotadan çıkartılması artık ters tepiyor...
Çünkü "AKP gitsin de, neyle-kimle olursa olsun" gibi, kendi asli tabanını öğüten ve iki ucu keskin bir bıçak gibi siyasetin tüm planlarını darmadağın eden tuhaf bir strateji, hem CHP'den yeni partileri çıkmasını zorluyor, hem de toplumun umudunu tüketerek, kararsızları büyütüyor...
Oysa siyaset hırs değil, strateji sanatıdır... İşte AKP'nin yoksullaştır-köleleştir sistemiyle 18 yıldır tam da CHP'nin büyümesi gereken gecekondu bölgelerinde, tarım ve sanayi alanlarında egemenliğini koruması da ısrarlı bir stratejinin sonucudur...

Dinciler oy patlaması mı yaptı?..
Peki, CHP ne yapıyor?.. AKP'ye karşı, ölümü gösterip sıtmaya razı etme stratejisini kullanarak kitleleri korkutma yolu ile -en çok da kendi içinde iktidar kavgası- veren CHP, bir yandan da Atatürk'e ve laikliğe beklendiği gibi sahip çıkmıyor...
Kılıçdaroğlu, bizzat CHP'nin Anayasa'ya koyduğu laikliğin 5 Şubat'taki yıldönümünü neden kutlamadı, halifeliğin kaldırılmasının 3 Mart'taki yıldönümü ile ilgili neden tek satır açıklama yapmadı acaba?..
Çünkü oldum olası CHP'ye karşı olan siyasal İslamcılardan oy alarak AKP'yi iktidardan uzaklaştırabileceğini düşünüyor CHP...
Kimse de demiyor ki; Mehmet Bekaroğlu gibi tabanda tepki çekenlerle partinin oy oranı yüzde 20'lerden yüzde 30'lara mı çıktı?..
Fethullah'a övgüler yağdıran Muhammet Çakmak Meclis'te danışman, Fethullahçılar Bursa'da milletvekili ve müritler Urla'da belediye başkanı yapılınca CHP'nin oyu yüzde 35'e mi yükseldi?..
Ya da Abdüllatif Şener partiye alınınca, tüm millî görüşçüler oy verdi de, yüzde 40'ı mı buldu CHP?..

Cihangir'i kim-niçin sindirdi?..
Gelelim CHP tabanında infial yaratan son transfere...
Ömrünü Siyasal İslam içinde, CHP'yle mücadeleyle geçirmiş Cihangir İslam'a CHP rozetini bizzat Kılıçdaroğlu taktı ve parti tabanında öfke büyüdü...
Ancak parti yönetimi; İslam'ın, "Kılıçdaroğlu CHP, Türkiye ve Meclis için büyük bir problemdir" demesinin, Anıtkabir'i ve laikliği hedef almasının hesabını sormadı!..
En son Muharrem İnce'de olduğu gibi, CHP'deki ideolojik sapmalara tepki göstererek istifa edenler için, "giden gider, kalan sağlar bizimdir" diyen gafiller, partiye oy veren kitlenin en az yüzde 65'inin tek gerekçesinin Atatürk olduğunu göz ardı ederek, CHP'nin ayağına bir kez daha kurşun sıktılar!..
CHP liderinin; kendisine "Türkiye için büyük bir problem" diyen Cihangir İslam'ı nasıl içine sindirdiğinin yanıtını kime sormalı acaba?..
Örneğin medyaya defalarca yansıdığı gibi, "CHP Genel Merkezi'nin 14. katında" olduğu varsayılan gizemli bir zata mı?..
Yoksa CHP'ye yakın TV kanallarında Atatürkçü partililere ambargo uygularken, FETÖ'cüleri, PKK hayranlarını, CHP düşmanlarını, hatta eski AKP milletvekillerini bile konuşturan, kurultay delegelerinin bile çizdiği vazgeçilmez danışman ile "CHP kapatılsın-dernek olsun" diyen "on aralık" tayfası mı?..

İmamoğlu'nu yıpratanlar...
Konu danışmanlara gelmişken devam edelim... Gazeteci Şaban Sevinç, Tuncay Özkan'ın kendisine, "CHP'de gizli bir karar merkezi var. Bu merkez CHP'nin dışında bir oluşum. Biz de kim olduklarını bilmiyoruz. Kemal Bey orada alınan kararları MYK'ya getiriyor" dediğini anlatınca büyük tartışma çıkmıştı ama, CHP'deki vahim hatalar, ana muhalefette erozyon yaratan stratejilerin perde gerisini (!) bir kez daha akıllara getirdi...
Örneğin; 8 Mart'ta Millet İttifakı'nda tepki çeken bir olay yaşandı ve bunu kapatmak için yapılan transfer ise daha büyük sarsıntıya yolaçtı...
İBB Başkanı İmamoğlu'nun HDP'li Pervin Buldan ile Meral Akşener'i 8 Mart kutlamasında aynı twitte yan yana getirmesinin ardından, bir de Buldan'la fidan dikmesi İYİ Parti'de de, CHP tabanında da infial yarattı...
Aynı anda Buldan'ın, başta Murat Karayılan olmak üzere, PKK yöneticilerini kahraman gibi anlatan konuşmasının videosu sosyal medyada liste başı oldu, CHP ve İYİ Parti tabanı sert tepki gösterdi...
İşte bu vahim olay da, İmamoğlu'nun çevresinde, (kendisini ısrarla yıpratan arkadaşları) yerine, neden donanımlı, sosyo politik gelişmeleri ve taban reaksiyonunu analiz edebilecek, hata yaptırmayacak "etkili-bilinçli danışmanlar yok" sorusunu gündeme getirdi...
Evet; Cihangir İslam'ın transferi İmamoğlu'na yönelik tepkileri ikinci plana atsa da, son bir hafta içerisinde yaşanan iki olay CHP'de çok büyük yaralar açtı...
Öz kadrolarını da öteleyen ideolojik sapmalar nedeniyle, bünyesinden üç yeni parti çıkması yetmezmiş gibi; bir yandan PKK'nın legal partisi ile yakınlaşırken, bir yandan da siyasal İslamcıları kucaklarken, aynı anda laikliğe-cumhuriyete-Atatürk'e duyarlı asıl tabanını kaybederek nereye varmaya çalışıyor CHP?..
Söyler misiniz; CHP'nin vahim ideolojik hataları sadece AKP'ye yönelik plansız-kör hırstan mı kaynaklanıyor,  beceriksizlikten mi, yoksa perde gerisinde, (Atatürkçülere de düşman) "gizli karar merkezi"nin dayatmasından mı?..
Tek bir gerçek var; CHP'ye çok yazık ediyorlar...