Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bundan yaklaşık olarak 2.5 yıl önce Ankara’da Sağlık Bilimleri Üniversitesi 2018-2019 akademik yılı açılış töreninde yaptığı konuşmasında, sağlıkta millileşmenin en az savunma sanayi kadar önemli olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’nin sağlık alanında hızlı bir millileşmeye, yerlileşmeye ihtiyacı var” demişti. Sağlık bilimleri Üniversitesi Türkiye’nin sadece sağlık alanında eğitim veren ilk devlet üniversitesidir. Yurt içinde ve yurt dışında onu tıp fakültesi olmak üzere birçok enstitü, yüksekokul ve merkezlerde eğitim veren üniversitemize afiliye olan 61 hastanemiz bulunmakta.

Seferberlik ruhuyla çalışıyoruz

Dünya Sağlık Örgütü ile beraber kıymetli projeler gerçekleştirdiğimiz Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl’ün danışmanı olarak ben de bu törene davet edilmiş ve katılma şerefini elde etmiştim. Cumhurbaşkanımız o gün ayrıca “Ülkemizin geldiği yer itibarıyla artık meselelere bakış açımızı ve yaptığımız işlerin mahiyetini farklı bir noktaya taşımamız gerekiyor. Düne kadar başka ülkelerin araştırıp, geliştirip, hazır olarak bize sunduğu bilgileri, yöntemleri, alt yapıları, ürünleri kullanıyorduk. Bugün artık tüm bu süreçleri kendimizin yürütmesi gereken bir döneme girdik ve sağlık konusunda da aynı yolu izlememiz gerekiyor. Bakanlığımızda, araştırma hastanelerimizde, tıp fakültelerimizde, hocalarımızla, doktorlarımızla, öğrencilerimizle, firmalarımızla bu doğrultuda seferberlik ruhuyla çalışıyoruz. Onun için son dönemlerde dikkat edilirse tıp fakülteleri sayısını artırdık, artırıyoruz. Türkiye’nin sağlık alanında da hızlı bir millileşmeye, yerlileşmeye ihtiyacı vardır. Hastalıkların teşhisinden tedavisine, ilaçların moleküler düzeyde keşfinden klinik çalışmalarına ve üretimine, tıbbi cihazların geliştirilmesinden imalatına her alanda bunu başarmalıyız. Bugün hâlâ hem ilaç hem tıbbi cihaz sektörlerimiz büyük ölçüde dışa bağımlıdır. Bundan kurtulmamız gerekiyor” demişti.Sağlık harcamalarımızın önemli bir bölümünün ürün veya lisans olarak ithal edilen ilaçlara, cihazlara ödenen paralardan oluştuğuna dikkat çekerek milli bir alt yapı kurulması gerektiğini söylemişti. Benim ve dinleyen tüm vatandaşlarımızın gönülden katıldığı bu sözler Kovid-19 salgını başlamadan çok önce yapılan bir konuşmada geçmişti. Hiç kimse böylesine bir küresel salgının olacağını, ülkelerin perişan hale gelip birbiriyle adeta maske, ilaç, aşı savaşına girişeceğini, ileri dediğimiz ülkelerde hastaların solunum cihazı yokluğundan ve hastanelerde ya da yoğun bakımlarda yer olmaması sebebiyle tedavi edilemeyip öleceğini hiç aklına getirmezdi. Bugünkü şartları düşünürsek ne kadar isabetli, ileri görüşlü ve ne kadar haklı bir yaklaşım olduğunu bir kez daha söylemek istiyorum.

Yerli cihaz atağı

Hepimizin bildiği gibi yerli solunum cihazımızı ürettik. Hem de oldukça kısa bir süre içinde ve tamamı yerli olarak üretildi. Cihazın içindeki bileşenleri bile yerli olan bu solunum cihazı Arçelik, Biyovent, Aselsan ve Baykar mühendislerinin yoğun çalışmaları sayesinde 15 gün gibi çok kısa bir süre içinde seri imalat prototipine kavuştu. Artık ithalatı bile yapılıyor. Ülkemize döviz geliri getiriyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mustafa Varank’ın da teşvik edici hareketiyle yerli solunum cihazı için ilk çalışmayı, Biosys Biyomedikal tasarladı, Arçelik üretti. ASELSAN ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin güvenliğimizi korumada ve terörle mücadelesinde çığır açacak ilerlemelerine imkân yaratan ve savunma sanayinde gurur kaynağımız yerli İHA ve SİHA’larımızı bize kazandıran Özdemir Bayraktar ve evlatları Haluk, Selçuk, Ahmet Bayraktar‘ın dahil olduğu Baykar mühendisleri ekibi ile de hayata geçti. Bunun devamında Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl’ün teşvikiyle Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne bağlı Gülhane Medikal ve Tasarım Üretim Merkezi’nde Türkiye’nin Kovid-19’la mücadelesine destek olmak amacıyla bir tane solunum cihazının aynı anda birden fazla hastada kullanılmasını sağlayıcı bir aparat geliştirilerek elimizdeki solunum cihazı sayısının birden birkaç katına çıkmasına imkân sağlandı.

Yerli aşı

Erciyes, Hacettepe, Yıldız Teknik, Marmara, Atatürk ve Akdeniz üniversitelerinde Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) destekli birçok yerli aşı geliştirme projeleri yürütülüyor. Erciyes Üniversitesi tarafından geliştirilen İnaktif aşıda nisan ayı sonunda son aşama olan Faz 3 aşamasına geçilmesi bekleniyor. VLP (Virus Like Particle) virüs benzeri parçacık aşısı ise dünyadaki en İnovatif aşı adaylarından biri. TÜBİTAK COVID-19 Türkiye Platformu çatısı altında  ODTÜ’den Prof. Dr. Mayda Gürsel ile Bilkent Üniversitesi’nden İhsan Gürsel çiftinin ortak projesiyle geliştirilmeye başlanan bu aşı adayı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) listesinde yerini alarak dünyada klinik aşamaya geçen 4. VLP aşı adayı oldu. Aynı zamanda TÜBİTAK COVID-19 Türkiye Platformu kapsamında birçok yerli aşı ve ilaç çalışmaları sürdürülüyor. TUSEB’in desteği ile ODTÜ, Ankara Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi’nde kimya, genetik, biyokimya ve tıp alanlarındaki akademisyenlerden oluşan 40 kişilik ekip tarafından geliştirilen ve burundan sprey gibi uygulanacak olan nazal aşı çalışmaları sürüyor. Mukozal immüniteyi sağlayan ve virüsün girişini de bulaşıcılığı da önleyeceği ön görülen bu aşının yakın zamanda Faz 1 aşamasına başlanacağı Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca tarafından bildirilmişti.

Sars Cov enfeksiyonlarına karşı dünya genelinde pek çok bilimsel kanıtla hem henüz hasta olmamış yüksek riskli popülasyonlarda profilaksi amaçlı, hem de hastalık tanısı alan ve Remdesivir veya konvalesan plazma gibi farmakolojik ajanlarla tedavi edilen hastalarda yardımcı molekül olarak kullanılan Quercetin Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Önal tarafından yürütülen çalışma sayesinde saf formu üretilerek kullanıma sunuldu. FDA onaylı ilaçlarda yer alan güvenli bir bileşen olan Querceti’nin; SARS-CoV-2 ve diğer koronavirüslerin hücreye girişini ve çoğalmasını durdurduğu, pıhtılaşma ve aşırı immün yanıtı dengelediği ve ilaç adayı birçok molekül arasında fizyolojik dozlarda en güçlü etkiye sahip moleküllerden biri olduğu birçok deneysel ve klinik çalışmalarla da gösteriliyor. Tamamen yerli olarak üretilen bu form quercetinin sağladığı diğer faydaların yanı sıra koronavirüsten korunma ve tedavisinde de yerini almış durumda.

Daha nice milli ve yerli ürün kazandıracak çalışmalarımızın olması dileğiyle…