Glutatyonun bizi serbest radikallerden koruyan önemli bir antioksidan olduğundan geçen yazımda bahsetmiştim. Birçok kronik hastalığın, kronik yangının da sebeplerinden olan serbest radikaller önlem alınmadığı takdirde geri dönüşü zor birçok hastalık ya da sağlık probleminin de ortaya çıkmasına sebep olur. Gelin şimdi glutatyonun faydaları neler bir göz atalım.

Bağışıklık sistemini güçlendirir

Glutatyon güçlü bir antioksidan olarak metabolik işlemler sırasında ortaya çıkan toksinlerin ve serbest radikallerin hücre içindeki mitokondride hasar oluşturmasını engeller. Bağışıklık sistemimizin güçlenmesine, mikroplarla savaşan T hücrelerinin kuvvetlenmesine yardımcı olur. Bazı klinik çalışmalarda, glutatyonun altı aylık kullanımı sonrası bu hücrelerin mikrop öldürme gücünün iki katına çıktığı gösterilmiş. Glutatyon aynı zamanda makrofaj adı verilen bağışıklık hücreleri üzerinden de antibakteriyel etkiye sahiptir.

Bağışıklık sisteminin doğru bir şekilde çalışması için dengeli bir glutatyon seviyesine sahip olması gerekir. Hücre içi glutatyon seviyesindeki değişikliklerin bağışıklık hücreleri olan lenfositlerin fonksiyonları üzerinde önemli etkileri olur.

Bağışıklık sisteminin anormal çalıştığı otoimmün hastalıklarda dengesiz glutatyon seviyeleri vardır. Çeşitli otoimmün hastalıklarda gutatyon verilmesi hem kronik enflamasyonun baskılanması, hem antioksidan etki hem de bağışıklığın düzenlenmesi ile tedaviye katkıda bulunur.

Cildin gençleşmesi

Yaşlanmanın nedenleri arasında oksitlenme yani paslanma yer alır. Bu paslanma esnasında serbest radikal hasarı ve mitokondrilerdeki oluşan bir takım değişiklikler önemli yer tutar. Glutatyon bu nedenleri ortadan kaldırdığı için güçlü bir antiaging etkiye sahiptir. Yani yaşlanmayı geciktirir. Hatta doku hasarını onararak gençleşme de sağlayabilir.

Kollajen ve elastik liflerde onarım, yenilenme ve artış yaparak sıkılaşma ve gençleşmeyi sağlar. Hyaluronik asit artışı sağlayarak nemli ve genç görünüm sunmaktadır. Güneş hasarına bağlı yıpranmayı, kırışıklığı, ciltteki hasarı önlemede yardımcıdır. Melanin yapımında etkili olan tirozinaz enzimini etkisiz hale getirerek leke tedavisini destekler.

Kas gücünü artırır

Glutatyon, antrenmanlardan önce kullanıldığında kas performansını artırır. Yapılan çalışmalarda bu kişilerde egzersizde daha iyi performans sergiledikleri ve daha düşük kan laktik asit seviyelerine sahip oldukları saptanmış.

Kalp-damar hastalıklarını engeller

Kalp damar hastalıklarının nedenleri arasında arter duvarlarının içinde plak birikimi ön plandadır. Glutatyon kötü kolesterol LDL nin okside olarak daha da kötü hale gelmesini önlemede yardımcıdır. Damarın iç yüzeyinin hasarlanarak plak oluşumunu kolaylaştırmasını önlemede de yardımcıdır.

Beyin sağlığını etkiler

Yaşlanma ile beraber beynimizdeki nöronların yıpranmasını nörodejenerasyon olarak tanımlayabiliriz. Bu süreç yaşlanmayı durduramayacağımıza göre kaçınılmaz bir süreçtir ancak, yavaşlatılabilir, hatta yeri geldiğinde tersine de çevrilebilir. Paslanmamıza sebep olan serbest radikaller burada da en belirgin sebep olarak karşımıza çıkar. Glutatyon bu süreci geri döndürebilecek güçte bir antioksidandır. Genelde ileri yaşta ve glutatyonun vücutta üretiminin düştüğü süreçte ortaya çıkan Parkinson hastalığı, Alzheimer hastalığı, demans, gibi nörodejeneratif hastalıklar beyinde yüksek düzeyde serbest radikal hasarı ile birliktedir. 

Vücutta biriken ağır metalleri temizler

Glutatyon, başta civa olmak üzere birçok ağır metalin vücuttan atılımında yardımcı olur. Ayrıca bunların toksik etkisinden de korunmada yardımcıdır.

Karaciğer yağlanmasını geriletir

Şeker içeren ürünlerin yanlış tüketilmesi sonucu oluşan insülin direnci non-alkolik karaciğer yağlanması riskini artırır. Yapılan araştırmalarda glutatyonun karaciğer hasarını engellediği ve alkolün etkisi dışında oluşan karaciğer yağlanmasını gerilettiği kanıtlanmış.

Tümörlerinin oluşumunu azaltır

Serbest radikaller hücreye ve DNA’ya zarar verirken bu hücrelerin anormal şekilde çoğalıp tümör oluşturmalarına da sebep olabilir. Bu zararlı etkiyi önleyen glutatyon güçlü bir antioksidan olarak tümör oluşumunu önlemede de yardımcıdır.