Bu gecenin diğer önemli bir sonucu da Hz. Muhammed’in  ümmetine Allah 'a şirk koşma dışında her türlü günahlarının bağışlanabileceğinin müjdesinin verilmiş olmasıdır. İnsan bilerek veya bilmeyerek pek çok günah işleyebilir. İşlenen günahlardan dolayı pişmanlık duymak ve Allah’tan af dilemek, bir daha günah işlememeye azmetmek kaydıyla, Allah Teala günahları affedebilir. Nitekim bu konuda Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır:

Nisa 4;48:“Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, bundan başkasını  (günahları) dilediği kimse için bağışlar.”

     Bu gecede Hz. Peygamber’e dolayısıyla O'nun ümmeti olan bizlere ‘Amene’r-Rasulü’ diye bildiğimiz Bakara Suresi’nin son iki ayeti de hediye edilmiştir. Cenab-ı Hak bu ayetlerde İslam’ın temel inanç esaslarını ifade etmekte ve bize her zaman yapacağımız güzel bir dua öğretmektedir:

Bakara  285-286:

“Peygamber Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de iman ettiler. Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. O'nun elçilerinden hiçbirini diğerinden ayırmayız (dediler.) Ve dediler ki: İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz, bizi bağışlamanı dileriz, dönüşümüz sanadır.

Allah her şahsı ancak gücünün yettiği ölçüde yükümlü kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendisine, yaptığı kötülük de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumla tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işleri de yükleme. Bizi affet. Bizi bağışla. Bize acı. Sen bizim Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et.” Amin!

     Allah Teala, bu büyük hadiseden bahseden ve aynı adı taşıyan İsra Suresi’nde Hz. Peygamber’in şahsında bütün insanlığa ahlak ve fazilet düsturlarını bildirmiştir ki bu esaslar fert, aile ve toplumun huzuru için son derece lüzumludur. Hatırlamak bakımından bu ayetlerin meallerini burada vermek istiyorum:

İsra, 26-38:Yalnız Allah'a ibadet etmeli,

O'na hiçbir şeyi ortak koşmamalı,

Anne-babaya iyi davranmalı, hısım akrabaya, fakir ve yoksullara yardım etmeli,

İsraf ve cimrilikten sakınarak kazancı yerinde harcamalı,

Çocukları öldürmemeli,

Toplumu ve aileyi temelinden sarsan zinaya ve ona teşvik eden sebeplere yaklaşmamalı,

İnsan hayatına saygı gösterilmeli,

Yetimlere iyi davranarak onların haklarını korumalı,

Verilen sözde mutlaka durmalı,

Ölçü tartıda ve her söz ve davranışımızda doğruluğa dikkat etmeli, hile yapmamalı,

Bilinmeyen bir şeyin ardına düşüp körü körüne onun peşinden gitmemeli,

Yeryüzünde kibir ve gurur taslayarak yürünmemelidir.

Bu sayılan prensipler; fert ve toplumun manevî huzuru, iyilik ve güzelliklerin kaynağı ve ahlâkî seviyenin yükselmesi için gerekli olan evrensel prensiplerdir.

İşte Miraç Gecesi böyle mübarek bir gecedir. Bu geceyi ihya ederken bu gecede vahyedilen üstün gerçeklere kulak vermeli, Miraç Kandili aydınlığını fırsat bilerek çeşitli sebeplerle lekelenen kalplerimizi önce tevbe ve istiğfar ile temizlemeli, sonra da Allah’a ve O’nun yarattıklarına karşı sevgi ile doldurarak iyi bir kul, olgun bir mümin olmaya gayret göstermeliyiz. Fitne, fesat, gıybet ve iftira gibi bizi birbirimize düşman eden kötülüklerden uzak durmalı, dargınlık ve kırgınlıkları ortadan kaldırarak kucaklaşmalıyız.

 Bu kandilin ışığında, "Müminler ancak kardeştirler." (Hucurât, 10) ,

 "Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin." ( Âl-i İmrân, 103) ayetlerindeki tavsiyeleri bir kere daha düşünmek suretiyle, birlik ve beraberlik, kardeşlik ve yardımlaşma, sevgi ve saygı gibi duygularımızı pekiştirmeliyiz.

Selam ve dua ile...

BEKİR TAŞKIN

BAHÇELİ CAMİİ

İMAM HATİBİ