Öğretmen dört yanı öğrenci ile çevrili büyük bir sevgi parçasıdır. Geceleri kısa, gündüzleri uzun sürer. Çok amaçlıdır. Yazın güneşten, kışın soğuktan korur. Darbelere karşı dayanıklı olmasına karşın kırılgandır. Heybesi geniş, cebi dardır.
Çok uzakları görebilecek kadar keskindir gözleri de… Genelde gözlük taşır. Saldırı hamlesi gözleridir de savunması düşüktür kendini. En sevdiği renk, öğrencisinin al yanaklarıdır. En sevdiği söz “anladım öğretmenim”dir.
Amacı çok, beklentisi neredeyse yoktur. Almak yerine vermek ister ki bundandır kendini tüketmesi. Mütevazidir, asla yüze vurmaz eksikleri ve dosttur, asla yarı yolda bırakmaz. Karakteri sağlamdır, kimseye eğilip bükülmez ama ne gariptir ki öğrencisine göre şekil alır.

Matematik semtinde üç lüks daire, A şehrinden B şehrine sabit hızla giden bir araç, bir bankada yıllık yüzde 5 faize yatırılmış 3 aylık beş ayrı soru, bir musluğu doldururken diğer musluğu boşaltan çok amaçlı yüzme havuzu…
Ömer Seyfettin, Peyami Safa,Kemal Tahir, Mevlana,Bukowski, Şeyh Galip, Dostoyevski gibi onlarca ünlü arkadaş, bardağın hem dolu hem de boş tarafı, onlarca çeşit sıfat, zamir ve dolaylı tümleç…

Öğretmen Olmak;
Öğretmen olmak dünyada hiç kimsenin sahip olamayacağı duygulara sahip olmaktır. Öğretmen olmak Einstein’e okuma yazmayı öğretmektir. Öğretmen olmak çağlara yön verenlerin, önünde ceketini iliklemesidir. Öğretmen olmak uzaya çıkmanın ilk adımı, hastalıklara tedavi bulmanın ilk fikridir. Öğretmen olmak yaşadığı dünyaya yön vermek, onu şekillendirmektir fakat bunu asla söylememektir.
Aslında…
Öğretmen olmak;
Kendi yarattığı dünyayı bir köşede sessizce izlemektir.