Bu ılık kış ikindisinde dışarıda,ormanda kozalak toplamıştım.O esnada sıcacık bakan gözlerini düşünmüş;

-Şimdi, ,o arkadaşlarıyla bıcır bıcır konuşarak neşe saçıyordur çevresine,demiştim.

Yine,ilk kaçamak zamanda kesin sigara tüttürmüş ve ilk derin nefesi çekişinde belki yanıma gelmiş,parmaklarını yüzümde gezdirirken yüzüne tatlı bir tebessüm yerleştirerek beni incelemeye durmuştur.Sonra,bir an ürkek nazarlarla çevresini incelerken,gözleriyle öyle mâsum,öyle çocuksu bakarak,gitmesi gerektiğini ima ederek,hızla geldiği gibi gözden kaybolur.

Öyle dalmıştım ki,komşunun evinden gelen saksafon sesiyle hafifçe irkilerek,

-Tolga gene başlamış saksafonu eline almaya!diye aklımdan geçirirken üşüdüğümü fark ettim.Ağaçlar ve yeşilliklerle çevrili sokağımın üst yoldaki tek katlı prefabrik evlerinde turuncu lâmbalar yanmaya başlamıştı bile. Ama canım eve girmek istemiyordu henüz.Kovadan alıp bir kozalağı elime,şöyle birkaç kez havaya atıp tutup,denizde taş sektirir gibi eğilip sokağa fırlatıp,ardından sekerek sağa sola çarpa çarpa gidişini ve duruşunu izledim.Tatlı bir tebessüm yayıldı yüzüme.Hoşuma gitmişti.Eğilip,kovadan bir daha kozalak alıp,gene fırlattım sokağa.Ardından bir daha…Bir daha…Bir daha…Bir daha…Aaaa,inanılmaz keyif alıyordum.O anki küçücük dünyamda o kadar mutluydum ki.Tekrar elimi kovaya daldırdığımda birde ne göreyim;kovada hiç kozalak kalmamıştı.Ama sokakta neredeyse rahatça yürüyecek yer kalmamıştı.Şaşırıp,yüksek tonda mutlu mutlu gülerken çevreme bakındığımda birde ne göreyim;Ağaçlara tünemiş birkaç karga,evimin hemen yanıbaşındaki devasa çamda oturan kızıl kuyruklu sincap,ve mahallemizin birkaç sâkini evlerinin camlarından sarkarak meraklı gözlerle beni seyretmiyorlar mı?Gözgöze geldiğimizde hepsinin yüzlerinde tatlı tebessümler vardı.Bu durum hem hoşuma gitmiş,bir parçada utandırmıştı beni.Emekli öğretmen Alper amca;

-Hey SüleymanHocam!Çocukluğun mu geldi aklına?! Diyerek kahkahalarla gülünce

kargalar uçtu,kızılkuyruklu sincap kaçtı,diğer komşularda hep birlikte güldüler.Ve birer birer kafalar evlere çekilip pencereler kapanırken,ben çoktan sokağa fırlattığım kozalakları tek tek eğilip toplamaya başlamıştım bile.

İnanın!hiçte onları fırlatırken aldığım keyiften eser kalmamıştı bende.

Ah mavi hülya ah!Ne mekân tanıyorsun ne de zaman!Olsun! İyiki varsın.İyiki…