Bana kalırsa toplumumuz belli bir nezaketten yoksun.İnsanlar bir takım problemleriyle mücadele ederken,o mücadeleye destek olma konusunda toplumca istekli değiliz.Mesela,son yıllardaki kadın cinayetleri ve çocuk istismarlarının sıklığı,gibi.Hızla değerlerimizden uzaklaşıyoruz.Yabancılaşan bir topluma dönüşüyoruz.Sanırım umutsuz görünüyoruz dışardan gözlemlenince.

Sanırım insan olmanın erdemini unuttuk.

Bu hayatta iki tip ilişki vardır:

En iyiyi yapmak için çabalamaya sevk eden ve bizi yok eden.İlki bize huzur verir.Diğeri huzuru alır götürür.Ama neden sürekli yanlış seçimi yaptığımızı aklım almıyor bir türlü.Neden bizi darmadağın eden ilişkiyi seçiyoruz?Sanırım toplum ve klişeler bizi o kaosa sürüklüyor.Acının eğlenceli olduğunu öğretiyor.Ama,değil.Yanlış!Acı sapkındır.Heyecanlıdır.Ama acıdır işte!Bence,tekrar sevmeliyiz.Sevmeyi öğrenmeliyiz.Bu bizim görevimiz olmalı

Evi saran ıssızlık.Hasret taşıyan suskunluklar.Bulaşık bezi gibi yıpranmış duygular.

Alnımdaki endişe ve yılların açtığı oluklar.Ama tanımlayamadığım bir şey daha var;

derin,düzeltilemez,ifade edilemez bir şey…Muğlak fikirler.Sanırım zamanı düşünüyorum.

Sanki bir trendeyiz ve bizi bir yere götürüyorlar.Değiştiremeyeceğimiz bir yere. Durmuyor,duraklamıyor.Vaktinde yetişmesi gereken bir zamanı var,gibi.Oysa her şey yaşamak ister.

Corona’da,virüste olsa o da farklı değil yani.Ama bazı haşere ve bitler müstesna.

Bunlar kendilerini şişirerek patlatıyor,ölüyorlar.Tıpkı intihar bombacıları gibi.Bence bunu yaparken kendi komünlerinin yaşaması için bunu yapıyorlar.Bir diğer hipotez ise,öyle programlanmış olmaları tabi.Peki yaz biz,21 yy. insanları?Şapkalarımızı,berelerimizi,papaklarımızı,fötr şapkalarımızı koyup önümüze ne zaman muhasebe yapacağız?Ne zaman bu kadar hırstan,makam sevdasından,paradan,bencillikten daha güzel erdemleri hayatımızın odak noktasına yerleştireceğiz?Ne zaman?