Eskiden biri yere düşünce herkes koşardı. Şimdi herkes izliyor. Hatta bazen telefonuna sarılıp video çeken bile oluyor. Yardım etmek, el uzatmak, iyilik yapmak… Ne yazık ki artık cesaret işi oldu.

Çünkü iyi niyet sorgulanıyor. Çünkü iyilik suistimal ediliyor. Çünkü yardım edenin başı derde giriyor. “Acaba yanlış anlaşılır mıyım?” korkusu, bir çocuğun başını okşatmıyor artık. Ya da “Karışmasam daha iyi” düşüncesi, bir yaşlının elinden tutmamıza engel oluyor.

İyilik artık doğallığını yitirmeye başladı. Oysa insan olmak demek, sadece yaşamak değil; yaşatmak, paylaşmak, hissetmek demekti. Sessizce birine destek olmak, görünmeden bir yük hafifletmekti. Ama şimdi ne kadar iyiysen, o kadar dikkat çeker oldun. Hatta bazen garip bile karşılanır oldun.

Yine de iyilikten vazgeçmemeli insan. Çünkü dünya, iyi insanların omuzlarında ayakta kalıyor. Belki onlar çok ses getirmiyor ama varlıkları çok şeye değer katıyor.

İyilik bulaşıcıdır aslında. Bir tebessüm, bir teşekkür, bir yardım eli… Bir gün hiç tanımadığınız biri, bir zamanlar sizin yaptığınız iyilikten ilham alıp bir başkasına yardım edebilir. İşte bu zincir, sessizce ama sağlam bir şekilde dünyayı güzelleştirir.

Evet, bugünlerde iyilik yapmak cesaret ister oldu. Ama bu cesareti gösteren insanlar, en çok alkışı hak edenlerdir. Belki kimse duymayacak, belki kimse bilmeyecek… Ama kalbiniz bilecek. Ve bu da en kıymetli ödüldür.

Unutma, iyilik küçükse bile, etkisi büyüktür. Cesur ol, iyi kal.


Dilersen bu yazıyı kısaltabilir, sosyal medya postuna uygun hale getirebilir veya seslendirme metni gibi dönüştürebilirim. Başka başlıklar ya da konularla da devam edebiliriz. Nasıl ilerleyelim?