Geçtiğimiz günlerde yüzbinlerce kamu işçisinin mali ve sosyal haklarının belirlendiği toplu iş sözleşmesine imza atıldı. 

Geçtiğimiz günlerde yüzbinlerce kamu işçisinin mali ve sosyal haklarının belirlendiği toplu iş sözleşmesine imza atıldı.  Kamu işçilerinin özlük haklarına yönelik güncel ekonomik koşullar dikkate alınarak gerçekleştirilen ekonomik iyileştirmeler, dikkatleri memur ve eğitim çalışanlarının maaşlarına çekti. Kamu memurlarının, kamu işçileri ile aralarındaki maaş farkının belirgin biçimde açılması tepkilere sebep oldu. Ancak kamu işçilerinin maaş zammı nedeniyle memur kesiminden gelen bu tepkilerin merkezinde  “bizden fazla maaş alıyorlar” ya da “onlara var da bize yok mu?”şeklinde basit bir itirazın olmadığı gözden kaçırılmamalıdır. Tepkilerin bütününe bakıldığında okların, memur sendikalarının hak savunma noktasında zayıf kaldığı gerçeğine yöneltildiği açıkça görülecektir.

Kamu işçilerinin güçlü bir sendikal mücadele ile piyasa koşullarına uygun biçimde maaşlarında gerçekleşen artış neddeniyle, üyelerinin haklarının peşinde dimdik duran işçi sendikalarını tebrik etmek gerekir.  Bu sağlam duruş,  ‘yetkili’ memur ve kamu eğitim sendikalarının günümüzün zorlu ekomomik koşullarında,  üyelerinin özlük haklarını savunma noktasında  ‘etkisiz’ kaldığı gerçeğiyle bizleri yüzyüze bırakmıştır.

Bilindiği gibi eğitim çalışanlarının da içinde bulunduğu kamu görevlileri, iki yılda bir Ağustos ayında Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa dayanılarak yetkili sendika ve hükümet arasında gerçekleştirilen toplu sözleşmeyle, Ocak-Haziran ve Temmuz-Aralık dönemlerini kapsayacak biçimde maaş zammı almaktadır. Toplu sözleşme taraftarları; Kamu İdaresi Adına Kamu İşveren Başkanı olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile kamu görevlileri adına Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı ve bulunulan hizmet koluna göre yetkili sendikaların temsilcileridir.  Kamu görevlileri için gerçekleştirilen toplu sözleşmeler ve ekonomik ve sosyal haklara ilişkin kararlar incelendiğinde; toplu sözleşmelerin gerçek enflasyon oranları ve piyasa değerleri dikkate alınmadan gerçekleştirildiği sonucuna varılmaktadır.

 Oysa kamu işçilerinin maaşlarına yapılan zamma, piyasa gerçekleri ve günümüzde dünyayı etkileyen ekonomik dönüşümlerin yansıdığı dikkat çökmektedir. Geldiğimiz noktada; maaşları merkezi bütçeden ödenen kamu çalışanları ile kamu işçileri arasında aynı kurumda görev yapan insanların aylıkları bakımından uçurum oluşmuştur.  Bu fark; eğitim durumu, sosyal pozisyon, görev alanı ayırt etmemektedir, dolayısıyla da eşitlik ve adalet ilkesinden uzaklaşılmıştır. Maaşlar arasında oluşan farklılık; sosyal medya hesaplarında paylaşımlara ve tepkilere de  konu olmuş durumda olması;  insanı ister istemez kaygılandırmaktadır; maaş zammının açıklanması ile daha sosyal medyada oluşan bu gerginlik, aynı iş yerinde çalışan insanlara da sıçramaz mı?

Farklı çalışma grupları arasında maaş farklarının adalet ilkesini adeta hiçe sayan bir düzeye gelmesi,  memur maaşları ile sürekli işçi maaşları arasında yüzde 30’ ları geçen farklara sebep olmuştur. Son yapılan değişikliklerle birlikte her iki çalışan grubu arasındaki maaş farkı oldukça açılmış durumdadır. Böyle bir tablo karşısında kamu çalışanları elbette günümüz ekonomik koşullarında zorlanan bütçelerini de dikkate alarak “kamu sendikaları ne işe yarar?” sorusunu sormaktadır. Bundan daha önemlisi kamu çalışanları, samimi biçimde her alanda özlük haklarını savunmak ve korumak için çabalayan, herhangi bir oluşum ya da siyasi partinin arka bahçesi olmayan sendikalara da ihtiyaç duymaktadır.

Bireylerin sendikal özgürlüklerini ve çoğulculuk ilkesini adeta hiçe sayarak, üyelere verilen sendika promosyonları için %2 barajında ısrarlı davrananlar, ev kiralarının maaşlara eşitlendiği bir dönemde memurların ekonomik ve sosyal haklarını savunmakta neden bu kadar zayıf kalmıştır? Bu sorunun yanıtı,  geri planında siyasallaşan sendikalar konusuna çıkmaktadır. Yetkili sendikalar temsil ettikleri üyelerin taleplerinden uzak, politik duruş sergilemeye devam ettiği sürece;  bağlı olduğu hizmet kolunda üyelerinin haklarını sahanın nabzını tutarak,  günümüzün koşullarını değerlendirerek kararlı biçimde savunulmaktan aciz olmaya devam edecektir.