Bazı şeyler sadece yaşanarak öğrenilir. Kitaplarda yazmaz, başkası anlatsa da tam olarak içine işlemez.
Hayat, insanı bazen hiç bilmediği yerlere sürükler; kimi zaman düşürür, kimi zaman yolunu kaybettirir. İşte o anlarda yapılan hatalar, insanın en kıymetli öğretmenine dönüşür: tecrübeye.
Tecrübe, kolay kazanılan bir şey değildir. Her biri bir yara izi gibidir. Belki bir dostun ihaneti, belki yanlış bir kararın ardındaki pişmanlık, belki de gözyaşlarıyla geçen uykusuz geceler… Ama her biri sonunda sana bir şey öğretir. Daha güçlü olmayı, daha dikkatli bakmayı, daha az konuşup daha çok dinlemeyi…
Çocukken düştüğümüzde nasıl dizimiz kanasa da yürümeye devam etmeyi öğrendiysek, büyüdüğümüzde de hatalarla büyürüz aslında. Ne kadar akıllı olursak olalım, bazı dersleri ancak yanlış yaparak öğreniriz. Çünkü bazı bilgiler kalbe dokunmadan zihne yerleşmez.
İnsan, zamanla anlar ki tecrübe; sadece yaş almak değil, yaşadıklarından ders çıkarmaktır. Hatalarına bakıp aynı yolda bir daha yürümemektir. Bu yüzden tecrübe, sadece geçmişin bir izi değil, geleceğin pusulasıdır.
Ve unutma; herkes hata yapar. Ama herkes o hatalardan bilgelik çıkaramaz. Asıl mesele, hatalarını inkâr etmek değil, onları anlamak ve onlardan bir hayat dersi çıkarmaktır.
Çünkü en değerli bilgi, yaşanmış olandır.
Ve tecrübe…
Hataların en bilge halidir.