Zaman çok şeyin üzerini örtüyor. İnsan unutuyor, alışıyor, susuyor. Eski elbiseler küçülüyor, çocukluk fotoğraflarına renkler soluyor, ilişkiler yıpranıyor, sesler uzaklaşıyor…

Ama bazı duygular var ki, zaman onları eskitmeyi beceremiyor. En çok da özlem.

Özlem, nevi şahsına münhasır bir misafir gibi gelir yerleşir kalbe. Ne tamamen gider ne de tamamen kalır. Sessizdir ama kendini duyurur. Özlenen bazen bir insan, bazen bir an, bazen bir evin mutfağındaki kokudur. Bazen çocukluğuna, bazen gidemediğin bir yere, bazen de geri gelmeyeceğini bildiğin birine duyulur.

Ve ne tuhaftır… Aradan yıllar geçse de bazı anılar, dün yaşanmış gibi net kalır zihinde. Bir bakarsın, yürürken burnuna bir koku çarpar, bir müzik çalar, ya da bir sokak köşesi seni geçmişin en sıcak yerine götürür. Orada, bir çift göz bekliyordur belki seni, ya da annenin tencerede kaynayan yemeği...

Zaman her şeyi değiştiriyor, evet. Ama özlemi değiştiremiyor. Çünkü özlem, zamana değil yüreğe bağlı bir şey. Ve yürek, saate benzemez. Günü, ayı, yılı yoktur onun. Bir kere düşerse içine o his, bir ömür misafir edersin.

Kimi zaman gözyaşı olur akar, kimi zaman tebessüm olur dudakta durur. Kimi zaman sessizce oturur bir köşede, bazen de uykunu kaçırır gecenin bir vakti. Ama hep oradadır.

Belki de bu yüzden en insan his özlemdir. Çünkü sevdiğini gösterir. Değer verdiğini, unutamadığını, içinin hâlâ sımsıcak olduğunu…

Ve bu dünyada, her şeyin modası geçerken,
Özlemin geçmemesi belki de bir şanstır.
Unutmadığımızı hatırlatır bize.
İnsani yanımızı...